ANLATIM BİLGİSİ
1.Anlatım Özellikleri
2.Anlatım Biçimleri
3.Düşünceyi Geliştirme Yolları
1. ANLATIM ÖZELLİKLERİ
Üslup bir sanatçının dili kullanma biçimidir. Bu, yazarın sözcük seçimiyle, cümle kurma biçimiyle; yani anlatım özellikleriyle ilgilidir.
Açıklık: Bir anlatımın çeşitli yorumlara yer vermeyecek şekilde kolayca anlaşılır olma özelliğidir.
Duruluk: Bir yazıda gereksiz sözcük bulunmamasıdır.
Yalınlık: Bir anlatımda, süslü ve sanatlı söyleyiş özelliklerinin yanı sıra gereksiz ayrıntıların bulunmama özelliğidir.
Akıcılık: Bir anlatımın kulağa ahenkli gelecek, kulağı tırmalamayacak biçimde oluşturulma özelliğidir.
Yoğunluk: Az sözle çok şey anlatmaktır.
Özgünlük: Bir anlatımın nitelik bakımından benzerlerinden farklı ve üstün olma özelliğidir. Anlatımın alışılmışın dışında, yazarın kendine özgü olmasıdır.
Sürükleyicilik: Yazının kendini ilgiyle okutma özelliğidir.
Etkileyicilik: Yazının okuyucunun duygu ve düşüncelerini yönlendirebilmesidir.
Doğallık: Anlatımın yapmacıktan uzak, rahat ve özentisiz olma özelliğidir.
Tutarlılık: Anlatımın, içerdiği düşünceler yönünden çelişkili olmayıp dengeli olma özelliğidir.
Özlülük: Duygu ve düşüncelerin en az sözcükle anlatılmasıdır. Özdeyişler ve atasözleri özlü anlatımın örnekleridir.
2. ANLATIM BİÇİMLERİ
1.Düşünce Anlatımı ( a.Açıklama, b.Tartışma )
2.Olay Anlatımı ( c.Öyküleme, d.Betimleme )
A. AÇIKLAMA:
- Bu anlatım biçimi bilgilendirmeye yönelik olduğu için NESNEL bir anlatım uygulanır.
- Genellikle bir sözcüğün ya da terimin tanımı, bir sorunun aydınlatılması amacıyla kullanılır.
- Makale, fıkra, deneme, eleştiri, gezi yazısı… gibi düşünce yazılarında görülen anlatım biçimidir.
Örnek: Cumhuriyet tarihimizde adına yasa çıkartılan ilk “Üstün Yetenekli Çocuk” İdil BİRET, on altı yaşından beri uluslararası arenada devlerle aşık atmaktadır. Bunun ne demek olduğunu ancak yapan bilir. Ufak tefek, zarif, yüzünden tebessüm eksik olmayan, gözleri her an zekâ pırıltıları ile ışıldayan genç piyano virtüözü İdil BİRET, kendinden söz etmekten hiç hoşlanmaz.
B. TARTIŞMA:
- Yazar bir yargıyı, bir düşünceyi, bir olayı ele alarak karşı düşünceyi çürütmeyi amaçlar.
- Tartışmada yazar, düşünceyi kabul ettirme çabası içindedir.
- Yazısını inandırıcı kılmak için örneklerden, belgelerden tanımlamalardan, tanıklardan, karşılaştırmalardan ve sayısal verilerden yararlanır.
- Makale ve eleştiri gibi kanıt gerektiren yazılarda kullanılır.
Örnek: Eleştirmenin yargısına nasıl inanırım?
Benim gibi bir adam değil ki o! Ben kitabı zevkim için, eğlenmek için okuyorum; o, okumayı kendine uğraş edinmiş. Kendi de ayırtına varmadan benliğine yeni bir şey katmak için okumuyor; para kazanmak için okuyor. Ben sevdiğim bir kitabı açıyorum, dura dura, düşüne düşüne, içime sindire sindire okuyorum. Birbirimize benzemiyoruz. Benim istediğimi, benim gönlümün çektiğini o nasıl ayırt edebilir?
C. ÖYKÜLEME:
- Öyküleme anlatım biçiminin seçilmesindeki amaç, okuyucuyu olay içinde yaşatmak ve ona izlenim kazandırmaktır.
- Öykülemede kişi, yer ve zamana bağlı olarak hareketli bir yaşam kesiti anlatılır.
- Özellikle geçmiş zaman kipi ve geniş zaman kipi kullanılarak olaylar ve hareketler verilir.
- Roman, öykü, masal, tiyatro gibi olay ve hareket içeren yazı türlerinde kullanılır.
Örnek: Sabah yakındı. Arkamızda bıraktığımız tepelerin üstü morlaşıyordu. Genç şairlerle bizi tepelere doğru götüren arabalar, karanlığın içinde, birbirinden düzensiz kafilelere ayrılmış, tıpkı bir “ dargın denizler “ kervanı gibi ilerliyordu. Yolun birkaç kilometre süren sahil kısmını konuşurken nasıl geçtiğimizi duymadık. Yine denizin sesi sustu.
D. BETİMLEME:
- Canlı ve cansız varlıkları ayırt edici özellikleriyle tanımlamadır.
- Varlıkların özelliklerini belirterek onları görünür kılıp sözcüklerle resimlendirmedir.
- Amaç varlıkları okuyucunun gözünde canlandırmaktır.
- Betimleme gözleme dayalı; tatma, dokunma, işitme gibi duyuların da söz konusu olduğu anlatım biçimidir.
Örnek: Baharın geldiği, ağaçların çiçek açmasından belliydi. Gökyüzü masmaviydi. Koca bir mevsim, toprağı altına alan ve köyü örten kar, dağların tepesine çekilmişti. Rüzgar esmiyordu, ayaz da yoktu. Yamaçlardaki tarlalarda çift süren köylüler vardı.