Louis Pasteur,(pastör) fen öğrenimi gördükten sonra, 32 yaşında Lille fen fakültesi dekanlığa başladı.O zaman, onu büyük keşiflere götürecek olan mayalanma (özellikle şarabın sirkeye dönüşmesi) üzerine araştırmalarına başladı. Mikropların yoktan üremesi kuramının yanlış olduğunu, kanıtlamayı başardı.
Çevremizi saran her şeyde ve kendi vücudumuzda bulanan küçük, canlı organizmalarını, yani minik mikropların varlığını kanıtladı.Mikro Organizma'ların, cerrahi müdahalelerde ,iltihaplanmaya sebep olduğunu gösterdi.Büyük bilginin çalışmalardan önce, hastalıkların çoğunun sebebi bilinmiyordu. Onun sayesinde yeni bir bilim dalı olan mikrobiyoloji doğdu.
Pasteur bu mikropları kullanarak, ama güçlerini zayıflatarak bir koruma çaresi olarak ilk aşıyı keşfetti..Pasteur tavuk kolerasını tedavi ederken aşı olayını buldu. İlk kuduz aşısını 1884′te buldu. 1885 yılında kuduz olan iki çocuğu aşı ile hayata döndürdü.Böylece kuduz aşısının keşfini ispatlamış oldu.
Pasteur'ün buluşu sadece aşı ile kalmadı.Geleceğin en önemli keşfi olan havada canlı bakterilerin olduğunu keşfetti ve hava ile temas eden yiyecekleri bunların bozduğunu gördü.Buna çözüm olarak ta belli bir sıcaklığa kadar ısıtıp soğutarak Pastörize dediğimiz formülü keşfederek yiyecek ve içeceklerin bozulmalarını önledi.