GARDENYA
12 Yaşımdan bu yana, her yıl doğum günümde bana, kimin gönderdiği belli olmayan beyaz bir gardenya gelirdi. Üzerinde ne bir not ne de bir kart olurdu. Çaresiz bir şekilde çiçekçiyi aradığımda ise; ödemenin peşin yapıldığını söylerlerdi. Bir süre sonra, çiçeği gönderenin kimliğini öğrenme çabalarımdan vazgeçtim.
Yumuşacık, pembe kâğıtlara sarılmış sihirli bir görünüm sergileyen beyaz çiçeğin baş döndüren kokusunun ve güzelliğinin tadını çıkarmaya başladım. Fakat, hiçbir zaman da gönderenin kim olduğu üzerine hayaller kurmaktan vazgeçmedim. En mutlu anlarım, kimliğini saklayan bu çok tuhaf ve aynı zamanda heyecan verici harika insanin kim olduğunu düşünerek geçti.
Annem genellikle benim bu hayallerime katkıda bulunurdu. Bana sık sık, bu kişinin iyilik yaptığım ve teşekkürünü bu biçimde dile getirecek biri olup olmadığını sorardı. O zaman, bisikletime binerken, küçük çocuklarıyla alışverişten eli kolu dolu olarak evine gelen komşumuzu anımsardım. Çünkü, her zaman o komşumuzun aldıklarını arabasından eve taşımasına yardım eder yada çocukların yola fırlamalarını engellerdim. Çiçekleri gönderen, belki de caddenin karsısındaki evde oturan yaşlı adamdı. Kışın buz tutan merdivenlerden inerken düşmemesi için, posta kutusundaki mektuplarını posta kutusundan ben alır götürürdüm evine.
Annem, gardenya konusunda hep hayal gücümü kullanmama yardım etmiştir. Ayrıca, sadece kendisinin değil, tüm dünyanın bizi sevdiğini hissetmemizi isterdi. Başıma gelen her sıkıntı ve acı da onun şefkat dolu sözleri ve desteği vardı.
Fakat annemin iyileştiremeyeceği yaralar da aldım. Babam bir kalp Krizi geçirerek hayata veda etti. Duyduğum üzüntü bir anda terk edilmişliğe, korkuya, güvensizliğe ve öfkeye dönüşmüştü. Ertesi gün mezuniyetim vardı ama ben bunu çoktan unutmuştum. Ama annem unutmamıştı.
O acısında bile benim çok severek aldığım ama bana bir iki beden büyük gelen elbiseyi vücuduma göre ayarlamıştı. Yaşadığı büyük acı bile annemin duygularımı anlamasını engellememişti.
Çocuklarının kendilerini nasıl hissettikleri her zaman onun için çok önemli olmuştu. Bize, çirkinliklerde bile bir güzellik bulmayı öğretmişti. Annem çocuklarının kendilerini gardenya gibi görmelerini istemişti. Güzel, güçlü, mükemmel, sihirli ve belki de biraz gizemli bir koku ile birlikte.
Annem, ben 22 yaşıma geldiğimde öldü ve ben annemin ölümünden 10 gün sonra evlendim.
“- Gardenyalar o yıldan sonra gelmez oldu.”
Muhterem Duyulmuş
(Tavuk Suyuna Çorba kitabından)
SEVGİ DERSİ
Küçük oğlumuz annesine geldi ve ona elindeki kâğıdı uzattı. Annesi ellerini önlüğüne kuruladıktan sonra kâğıdı okumaya başladı:
Çimleri biçtiğim için 5 lira
Bu hafta odamı temizlediğim için 1 lira
Alışverişe gittiğim için 50 kuruş
Küçük kardeşime baktığım için 25 kuruş
Çöpü döktüğüm için 1 lira
İyi bir karne getirdiğim için 5 lira
Bahçeyi temizlediğim için 2 lira
Toplam borç: 14 lira 75 kuruş
Annesi umutla kendisini süzen oğlumuza baktı. Eline bir kalem aldı, kâğıdın arka yüzünü çevirdi ve şunları yazdı:
Seni dokuz ay karnımda taşıdım Bedava,
Hasta olduğunda başını bekledim, elimden geleni yaptım, Bedava,
Senin için dua ettim
Yıllar boyu değişik nedenlerle senin için gözyaşı döktüm Bedava,
Senin için geceler boyu kaygı duyup, uykusuz kaldım Bedava,
Oyuncaklarını topladım, yemeğini hazırladım, giysilerini
Yıkadım, ütüledim Bedava,
Ve oğlum bunların hepsini topladığın zaman gerçek
Sevginin bedelinin olmadığını görürsün Bedavadır çünkü.
Oğlumuz annesinin yazdıkların okuyunca gözleri doldu. Annesine baktı ve “Anneciğim, seni seviyorum.” Dedi.
Sonra annesinin elinden kalemi aldı ve kâğıda büyük harflerle şunları yazdı:
“HEPSİ ÖDENMİŞTİR”.
BİR YEMEK TARİFİ
Bir bardak dolusu gülümseme ile başlayın,
Bir kap dolusu dostluk ilave edin,
Bir tutam yumuşaklık ve biraz da nezaket tozu ile kabartın,
Bir kaşık ümit,
Bir büyük porsiyon yardımlaşma,
Çok miktarda ılım ve bir tutam alçakgönüllülük ile çırpın. Kuvvetlendirmek için de bir çorba kaşığı güvene ihtiyacınız olacak.
Bir sadakat kasesi içinde bir ölçü inanç, iki ölçü aklı selim ve birkaç damla hoşgörüyü azar azar ilave ederek sevgi ile karıştırın.
İki kaşık gülücük, bir kaşık sabır ve bir tutam övgü ilave edin.
Şevk ile hiç durmadan karıştırın ve şükran ile tatlandırın.
Yemeğin adı mı?
İNSANLIK !!!