liste
liste1

Siyasal Alanda, Toplumsal Alanda, Hukuksal Alanda, Eğitim ve Kültür Alanında, Ekonomi Alanında Yapılan Devrimler Konu Anlatımı

Ekleyen: ilketkinlik | Okundu : 2862
Kategori : 8. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Konu Anlatımları

1. Siyasal Alanda Yapılan Devrimler:
Atatürk toplum hayatını kemiren monarşik yönetimi kaldırmak ile siyasal alandaki ilk devrimini yapmıştır yani cumhuriyeti ilan etmiştir. Bunu gerçekleştirmek için önce saltanatı kaldırmıştır. Bu devrimler sosyal hayatı derinden etkilemiştir ve toplum kabuk değiştirmiştir. Din hayatını devletten çekmek için ise halifeliği kaldırmıştır. Bu da laik bir hayatın başlangıcı olmuştur ki eğitim için çok önemli bir değişim olmuştur. Halifeliğin kaldırılması ile laiklik konusunda büyük bir adım atılmıştır.


2. Toplumsal devrimler :
Toplumsal yapı unsurlarının bir çoğunda yapılmıştır. Asıl toplumun tabanına inen yani teferruat sayacağımız devrimler olmuş. Kılık kıyafetten soyadı kanununa, ölçü, saat ve takvim gibi hayatın birçok alanıyla ilgilidir. Toplum zor da olsa bu devrimlere ayak uydurmuş ve çektiği zorlukların mükafatını ileriki zamanlarda almıştır.


3. Hukuk Devrimi:
Mecelle kaldırılmış ve Türk medeni kanunu getirilmiş. Aile hayatından siyasi haklara, eğitimden özel haklara bir çok yönüyle modernleşmenin önü açılmıştır. Ayrıca laikliğin hukuk düzenine uygulanması da gerçekleşmiştir.


4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
Yozlaşmış kurumlardan biri olan medreseler kapatılmış, öğretim birleştirilmiş(tevhid-i tedrisat kanunu), yeni Türk harfleri kabul edilmiş, yüksek öğretimler kurumları düzenlenmiştir. Atatürk Osmanlıdaki eğitim sistemini toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceği görüşündedir. Bu nedenle modern eğitim sisteminin oluşturulmasına karar vermiştir. Bu konuda Arap alfabesinin kaldırılması ile eğitimde modernleşme hareketleri hız kazanmıştır.


5. Ekonomik Alandaki Devrimler:
Aşar gibi köylüyü ezen vergiler kaldırılmış. Çiftçi üretim için teşvik edildi. Teşviki sanayi kanunu ile sanayi alanında çalışmalar başlatılmıştır. I – II kalkınma planları uygulanmıştır. Sanayi alanında gerekli değişimler yapılmıştır.


ULUSLARARASI SAAT ve TAKVİMİN KABUL EDİLMESİ

Ölçülerde Değişiklikler
1 Nisan 1931 tarihinde çıkarılan 1782 Sayılı Kanunla, eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri değiştirilmiş; arşın, endaze, okka, çeki gibi hem belirli olmayan hem de bölgelere göre değişen eski ölçüler kaldırılmıştır. Medeni ölçü sayılan onlu yönteme uygun, metre ve kilogram gibi uzunluk ve ağırlık ölçüleri kabul edilmiştir. Uzunluk ve ağırlık ölçülerinde yapılan bu değişiklikler, ülkede ağırlık ve uzunluk ölçülerinde tek bir sistemin uygulanmasını sağladığı gibi uluslararası ticari ilişkilerde de yararlı olmuştur.


Takvimde Değişiklik
Ayın hareketlerine göre ayları gösteren, saat, rakam ve tatil günleri, gerek memleketin iç hayatında, gerekse dünya ile olan ilişkilerimizde büyük güçlük çıkartıyor, çalışma hayatımızda karışıklıklara neden oluyordu. 26 Aralık 1925 tarihinde kabul edilen kanunlarla Hicri ve Rumi takvim kaldırılarak yerine Miladi takvim, alaturka saat yerine de uluslararası saat kabul edildi. 20 Mayıs 1928'de de uluslararası rakamlar yasallaştı.
Hafta tatili olarak kabul edilen cuma yerine, pazar gününün resmi hafta tatili günü olması ise, 1935'te çıkarılan bir kanunla sağlanmıştır.


SOYADI KANUNU
Kişinin soyadının bulunmaması toplum hayatında karışıklara neden oluyordu. Ayrıca bu durum toplumsal ilişkiler bakımından da bir eksiklikti. Soyadı yerine kullanılan baba adı, doğduğu memleketin adı ve kullanılan lakaplar, soyadının toplumsal ilişkilerdeki rolünü oynayamıyordu.


21 Haziran 1934'te çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile her vatandaşın öz adından başka bir de, soyadı taşıması zorunlu kılındı. Soyadları Türkçe olacaktı. Rütbe, memurluk, yabancı ırk ve millet adları ile ahlaka aykırı ve gülünç kelimeler soyadı olarak kullanılmayacaktı.


Soyadı kanununun kabulünden sonra 24 Kasım 1934 yılında 2258 Sayılı Kanunla, TBMM Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak, Gazi Mustafa Kemal Paşaya Atatürk soyadını vermiştir.
1934 yılında çıkarılan diğer bir kanunla da; "Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Paşa" gibi, eski toplum zümrelerini belirten unvanlar kaldırılmıştır. Aynı kanunla yurt savunmasında, Milli Mücadelede gösterilen başarılar karşılığı verilen madalyalar dışında, eski Osmanlı idarecilerinin verdiği tüm nişan ve rütbeleri taşımak da yasaklanmıştır.


TARİKAT, TEKKE ZAVİYE ve TÜRBELERİN KAPATILMASI
Osmanlı toplum ve eğitim hayatında önemli bir yere sahip olan tekke ve zaviyeler zamanla yozlaşmış ve toplumsal alanda bölünme ve gruplaşmalara sebep olmuştu. Uygar ve ileri bir millet olma amacını güden toplumumuz için tekke, zaviye, türbe ve tarikat gibi engeller kaldırılması zorunlu kurumlardı. Atatürk, Kastamonu'da 30 Ağustos 1925'te söylediği bir nutukta türbelerin, tekkelerin ve zaviyelerin kapatılmasının ve tarikatların kaldırılmasının işaretini vermiştir; "Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir(lekedir). Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."


30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı kanunla tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kabul edilmiş ve birtakım unvanların kullanılması yasaklanmıştır. Kanun, bütün tarikatlarla birlikte, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır.


ŞAPKA, KILIK ve KIYAFET DEVRİMİ
Atatürk, 23 Ağustos 1925'te Kastamonu ve İnebolu'ya yaptığı seyahatlerde şapkayı halka göstererek giysi devriminin ilk işaretini verdi. "Biz her nokta-i nazardan medeni insan olmalıyız. Fikrimiz, zihniyetimiz, tepeden tırnağa kadar medeni olacaktır. Medeni ve beynelmilel kıyafet milletimiz için layık bir kıyafettir onu giyeceğiz." diyen Büyük Atatürk, 27 Ağustos 1925'te de İnebolu'da "Turan kıyafetini araştırıp ihya eylemeye mahal yoktur. Medeni ve beynelmilel kıyafet bizim için, çok cevherli milletimiz için layık bir kıyafettir." diyerek, medeni yaşayışa uyan kıyafetin kabulü gerekliliğini belirtmiştir. Atatürk'ün uyarması üzerine daha 25 Kasım 1925 tarih ve 671 Sayılı Şapka Kanunu çıkmadan önce vatandaşlar şapkayı giymiş ve bu yenilik, medeni kıyafet değişimi olarak halk arasında iyi karşılanmıştı. Bundan sonra, cüppe ve sarık giymek yasaklanmış, bu kıyafetleri giyme hakkı yalnız din adamlarına tanınmıştı.

Sitemizde Online Test Çözün

İlketkinlik Eğlence Merkezi

Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. Sitemiz, 5651 sayılı yasada tanımlanan yer sağlayıcı olarak hizmet vermektedir. İlgili yasaya göre, site yönetiminin hukuka aykırı içerikleri kontrol etme yükümlülüğü yoktur. Bu nedenle, sitemiz uyar ve kaldır prensibini benimsemiştir. Telif hakkına konu olan eserlerin yasal olmayan bir biçimde paylaşıldığını ve yasal haklarının çiğnendiğini düşünen hak sahipleri veya meslek birlikleri, fatih(at)ilketkinlik.com mail adresinden bize ulaşabilirler. Şikayet yerinde görüldüğü takdirde ihlal olduğu düşünülen içerikler sitemizden kaldırılacaktır.Sitemiz hiçbir şekilde kar amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

üst