Blog ne / nedir | 2602

Aşık olarak da bilinen hikâye anlatıcılarının halka açık yerlerde anlattıkları kahramanlık ve aşk temalı anonim hikâyelere halk hikâyesi, bu hikâyeleri anlatma geleneğine de halk hikâyeciliği denir.

Türk halk hikâyeciliği, destanlarla başlayıp Battalnâme, Saltuknâme, Dânişmendnâme, Dede Korkut Hikâyeleri ile devam eden hikâye anlatma geleneğinin 16-20. yüzyıllar arasındaki aşamalarından biridir.

Halk hikâyeleri genellikle şu aşamalardan geçerek oluşmuştur: Önce hikâyeye konu olan olaylar gerçekleşmiş, bu olaylar sözlü gelenekle kuşaktan kuşağa aktarılırken hikâyelerin asıllarında birtakım değişiklikler olmuş, yüzyıllar içinde bu hikâyelerin kimi bölümlerine mâni, türkü gibi ezgili manzum parçalar da ilave edilmiştir. Daha sonra saz eşliğinde halk şiirleri oluşturan, okuyan ve hikâye anlatan kişiler (âşıklar) bu hikâyeleri kendi üsluplarına göre bir araya getirerek bunlara son şekillerini vermişlerdir. Günümüz Türkiye’sinde halk hikâyesi anlatma geleneği sona ermek üzeredir.

Halk hikâyelerinin kaynakları

1. Türkülere de konu olan yaşanmış gerçek olaylar

2. Yaşayıp yaşamadıkları tam olarak bilinemeyen âşıkların başlarından geçen olaylar

3. Kahramanlık hikâyeleri

4. Diğer milletlerin halk hikâyeleri, masallar vb.

Kıraathane, köy odası, kahvehane gibi halka açık yerlerde çoğunlukla gün battıktan sonra belli saatlerde anlatılan bu hikâyelerin tamamına yakını birkaç bölümden oluşmuştur. Bunun en önemli nedeni, olay örgüsünün gerçekten birkaç bölüm tutacak kadar uzun olması değil, dinleyicilerin sonraki bölümlerde neler olacağını merak etmelerinin sağlanmasıdır. Bu bağlamda halk hikâyeleriyle günümüzdeki televizyon dizilerinin benzerlik gösterdiği söylenebilir.

Halk hikâyelerinde olay örgüleri çoğunlukla aşk ve kahramanlık temaları çevresinde gelişen ve şekillenen bir çatışma ekseni üzerine kurulmuştur. Bu çatışmada kişiler genellikle dost - düşman, sevgililer - arabozucular vb. olarak yer almıştır. Bu bağlamda halk hikâyesindeki kişilerin, karakter değil, tip niteliği taşıdığı söylenebilir. İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. Aşk temalı hikâyelerin en önemlileri Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kanber, Ercişli Emrah ile Selvihan; kahramanlık temalı hikâyelerin en önemlileri ise Köroğlu, Eşref Bey, Salman Bey ve Lâtif Şah’tır.

Halk hikâyelerindeki mekânlar destan ve masallardakine göre daha belirgin ve gerçekçi, modern öykü ve romandakilere göre daha yüzeysel ve hayalîdir. Benzer bir durum zaman kavramı için de söz konusudur.

Halk hikâyelerinde nesir ve nazım daha doğrusu olay örgüsünün anlatılması ile türkü ve mâni söylenmesi iç içedir. Hikâye anlatıcısı, yeri geldiğince olay örgüsünü anlatmaya ara verir ve kahramanların ağzından mâni ya da türkü söylemeye başlar.

Halk hikâyelerinde günlük yaşamda kullanılan kelime ve deyimlerle zenginleştirilmiş, yöresel kullanımların yer aldığı yalın bir dil kullanılmıştır.

Kerem ile Aslı halk hikayesinin özetini okuyunuz.

Menu