Blog ne / nedir | 5857

Postkolonyalizme Genel Bakış

Postkolonyalizm, “kolonileşme sonrası”, bir başka deyişle “sömürgecilik sonrası” demektir. Sömürgecilik sonrasını anlayabilmek için önce sömürgeciliği anlamak gerekir.

Sömürgecilik denilince aklımıza gelen ilk şey, bir toplumun ya da devletin, başka toplum ve devletler üzerinde hâkimiyet kurarak; onları açık veya gizli yollarla sömürmesidir. Sömürgecilik ve emperyalizm kavramları sıklıkla birbirinin yerine kullanılmakta olup; emperyalizm kavramıyla genellikle Avrupa devletlerinin 19. yüzyılın ikinci yarısından bu yana devam eden yayılmacı faaliyetleri kastedilmektedir.

Büyük Devletlerin coğrafi keşif hareketleri ile başlayan maceraperestlik ve egemen olma duygularıyla dünyanın güzellik ve zenginliklerini ele geçirme istekleri emperyalist dönem sonrasında da devam etmiştir.

1945 sonrasında ise, Büyük Devletler II. Dünya Savaşı'nın sebep olduğu ağır tahribat ve sömürgelerindeki dekolonizasyon hareketlerine bağlı olarak sömürgelerini bırakmak zorunda kalmıştır. Avrupa devletlerinin başını çektiği Büyük Devletlerin, II. Dünya Savaşı'ndan sonra da çeşitli yollarla sömürgeci politikalarını gizleyerek sürdürdüğü döneme Postkolonyal dönem adı verilmiştir.

Postkolonyalizm

Sömürgecilik Sonrası (Postkolonyalizm), sömürgeciliğin bıraktığı mirası sorunsallaştıran bir dizi felsefi ve yazınsal kuramı içine alan bir yazın kuramı olarak değerlendirilmektedir. Eleştirel bir yaklaşım olarak Sömürgecilik sonrası, bir zamanlar başka devletlerin, özellikle de Avrupa'nın büyük sömürgeci güçleri Britanya, Fransa ve İspanya'nın, sömürgeleri olan ülkelerde üretilen yazınsal yapıtları irdelemekte ve hâlâ kolonyal düzenlemeleri bulunan ülkeleri de (Kanada, Avustralya vb.) ayrıca kapsamaktadır. Bunun yanında sömürgecilik sonrası yazını, sömürgeci ülkelerin vatandaşlarınca yazılan ve sömürülen ülkeleri ve insanlarını ana konusu yapan yapıtları da içine almaktadır.

Sömürge ülkelerden, özellikle de İngiliz İmparatorluğu'nun sömürgelerindeki insanların Britanya'daki üniversitelerde, kendi topraklarında mevcut olmayan bir eğitimi almaları, çoğunlukla yazın alanında, özellikle de romanda yeni bir eleştiri anlayışını ortaya çıkarmıştır. Sömürgecilik sonrası kuramı, 1970'lerde eleştiri alanının bir parçası durumuna gelmiştir. Öyleyse, sömürgecilik sonrasını daha iyi anlayabilmek için, öncesinde var olan sömürgecilik dönemine de değinmek gerekir.

Türkiye ve Postkolonyalizm

Türk milletinin geçmişi ve devlet anlayışı, sömürgecilikle bağdaşmayan bir yapıya sahiptir. Osmanlı Devleti’nin yönetim anlayışında, kendisinden önce kurulmuş diğer Türk devletlerinde olduğu gibi, toplumun bütün üyelerinin yönettiklerinden sorumlu olduğu inancı hâkimdir. Buna göre, yönetenlerle yönetilenler arasında zorbalık değil, sorumluluk ilişkisi vardır. Bu anlayış, Gök Tanrı inancı ile başlayıp; Türklerin İslâm dinini kabulüyle devam eden bir sürecin ürünüdür.

Halil İnalcık, Osmanlı Devleti’nin fethettiği yerlerde, hiçbir zaman eski nizamı birden ve toptan kaldırmadığı; Osmanlı kanun ve nizamlarının zorla uygulanmadığı üzerinde durmuştur. İnalcık, Osmanlıların fethettikleri yerlerdeki dinî kurumları, sınıfların statülerini, idarî taksimatı, vergileri, yerli âdetleri ve askerî zümreleri esas itibariyle koruduklarını ifade etmiştir.

Türkiye’de hiçbir zaman Avrupa tarzı bir sömürgecilik anlayışı olmadığı için, sömürgecilik sonrası yazının da fazla etkili olduğu söylenemez. Türkçede postkolonyal edebiyata dair eserler çoğunlukla çeviridir. Postkolonyalizm Türkiye’de akademik alanda yapılan çalışma ve incelemelerle varlık göstermektedir.

Menu