17. yüzyıl genel olarak Türk tarihinin parlak ve güçlü döneminin sona erdiği, gerileme devrinin yaşandığı bir yüzyıldır. Ülkenin çeşitli yerlerinde zaten var olan karışıklıklar ve siyasi çekişmeler, Türk dünyasının bütün alanlarında kendini gösterir.

17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

A. On Yedinci Yüzyıl Genel Durum

16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı İmparatorluğu'nda bazı siyasi güçlükler, ekonomik sıkıntılar başlamış olmakla birlikte, bunlar henüz devletin görkemini bozacak durumda değildir.

Ancak 17. yüzyıl genel olarak Türk tarihinin parlak ve güçlü döneminin sona erdiği, gerileme devrinin yaşandığı bir yüzyıldır. Ülkenin çeşitli yerlerinde zaten var olan karışıklıklar ve siyasi çekişmeler, Türk dünyasının bütün alanlarında kendini gösterir.

Saltanatta dokuz padişahın değiştiği 17. yüzyılda devlet otoritesi sarsılmış, idari kurumlar bozulmaya başlamıştır. Bu ortam edebiyata da yansımış, edebiyat yer yer bu toplumsal bunalımı ortaya koymuştur. Ancak Divan edebiyatı günlük yaşamdan ve toplumsal olaylardan uzak olduğu için bu dönemi tam anlamıyla yansıtmaktan uzak düşmüştür.

B. On Yedinci Yüzyılda Divan Şiirinde Görülen Edebi Üsluplar

Sebk-i Hindî : "Hint üslubu" ya da "Hint tarzı" anlamına gelen "Sebk-i Hindi", 17. yüzyılda bütün özellikleri ile Divan şiirinde etkisini göstermiştir. Söz konusu üslubun bu yüzyıldaki başlıca temsilcileri Naili ve Neşati'dir. Bu üslubun özellikleri şöyledir:

- Şiirde anlam inceliğine ve derinliğine dayalı bir anlam güzelliği önem kazanmıştır. Bu da şiirde hayalî ögelerin çokluğuna yol açmış, şiirin anlaşılmasını güçleşmiştir.

- Şiirde gerçekten çok hayal gücünden yararlanılmış, insan mantığını zorlayan abartmalarla anlatım gerçeklikten koparılmıştır.

- Şiirde ağırlıklı olarak insan ruhunun çektiği acılar ve ıstırap konusu işlenmiştir, bu da hayal ögelerine fazlaca yer vermenin bir sonucudur.

- Bu üslubun önemli özelliklerinden biri de şiirde tasavvufa önemli bir yer vermesidir.

- "Sebk-i Hindî" şiirinde mübalağa ile tezat sanatı da çok kullanılmıştır. Şiirdeki tezatların çokluğu, şiirin zor anlaşılmasına neden olmuştur.

- Bu üslubun başka bir özelliği de şiirde daha önce hiç kullanılmamış imgelere, mazmunlara yer verilmesidir. Yeni hayaller şairi yeni anlatımlar bulmaya zorlamıştır.

- Bu üslupta sözü uzatmak yerine kısa ve özlü anlatıma önem verilmiş, sözü uzatan edebî sanatların kullanımından da kaçınılmıştır.

- Özlü anlatım yaratma düşüncesiyle dilde tamlamalar, özellikle de zincirleme tamlamalar kullanılmış, bu da söz konusu üslubun zor anlaşılır olmasına yol açmıştır.

Hikemî Tarz : "Hikmet", gizli düşünce, bilinmeyen neden, sağduyu, atasözü anlamlarına gelen Arapça bir sözcüktür. Edebiyatta ise yaşam tecrübesiyle oluşmuş dünya görüşü, insana doğruyu ve güzeli gösteren bir anlayış olarak kullanılmıştır.

Hikemi şiir Divan edebiyatında 17. yüzyılın ikinci yarısında görülür. Hikemi şiir akımının edebiyatımızdaki öncüsü Nâbi'dir. Bu tarzda yazılan şiirlerin genel özellikleri şunlardır:

- Düşünce ağırlıklıdır, okuyucuyu uyarma, ona yol gösterme özelliği taşır.

- İnsanı, olayları, dünyayı değerlendiren çeşitli konuları işler.

- Mesaj iletme, telkinde bulunma yönü ağırlık kazanır.

- Şiir dilinde atasözlerine, deyimlere, halk söyleyişlerine sık sık yer verilir.

- Anlatımın kısa ve özlü olmasına dikkat edilir.

C. On Yedinci Yüzyıl Şairleri ve Eserleri

NEF'İ

Divan edebiyatında 17. yüzyılın tanınmış şairlerindendir. Nef'i, bir övgü ve yergi şairidir. Övgüsünde de yergisinde de abartılı bir yol izleyen şair, kendine özgü bir üslup yaratmıştır. Kelimelerle rahatça oynayabilen, aruzu başarıyla kullanan, uyak yaratmada zorlanmayan şairin kendinden emin, gür ve tok çıkan bir sesi vardır. Dili, sebk-i hindi tarzını kullanan çağdaşlarına göre daha sadedir. Gazelleri olsa da Nef'i bir kaside şairi olarak tanınır. Kasidelerinde yabancı sözcük ve tamlamaların çokluğuna karşı, gazellerinde sade bir dil kullanmıştır. Mübalağa ve tezat sanatlarını şiirlerinde çok kullanmıştır.

Nef'i hiciv (eleştiri) türündeki şiirleri yüzünden 1635'te idam edilmiştir. Türkçe Divan, Farsça Divan ve Siham-ı Kaza olmak üzere üç eseri vardır. Hicivleri Siham-ı Kaza (kaza oku) adlı kitabında toplanmıştır.

NABİ

17. yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş şairlerin en ünlüsüdür. Ününü edebiyatımızda "Nabi Ekolü" olarak da bilinen "hikemi şiir" tarzını yaratmasından alır.

Manzum ve mensur eserleri bulunan Nabi'nin manzum (şiir) eserleri şunlardır: Türkçe Divan, Farsça Divançe, Hayriyye, Hayrabad, Sürname.

Nabi, Hayriyye'de oğlunun şahsında dönemin gençlerine öğütler verir. Eser, sanatçının dünya görüşünü yansıtması, dönemin tarihi ve toplumsal olaylarına eleştirel bir gözle bakması açısından önemlidir. Şair, edebiyatımızda şiirle düşünceyi birleştiren bir yenilik yaratmıştır.

Gazel (NABI) Günümüz Türkçesiyle

Sipihrün gerdişin yâd eyleyüp ahterden el çekdük
Yemün çîn-i cebînin seyr idüp gevherden el çekdük

Bu bezmün tâlib olduk biz dahi sahbâsına ammâ
Görüp sâkîde rûy-i imtinan sâgardan el çekdük

Tuyup meylin hazâna şâhid-i gül-zârı terk itdük
Görüp destâr-ı ağyâr üzre verd-i terden el çekdük

Olup dil bûte gibi tâb-ı hicrân ile germ-ülfet
Temennâ-yı visâl-i yâr-i sîmin-berden el çekdük

Safâ-yı hâtır üzre olmayan ihsânı neylerler
Görüp sûz-i derûnın micreün anberden el çekdük

Virüp ser-rişte-i gavgâya faysal baht u tâli'le
Ferâgat eyledük şemşîrden hançerden el çekdük

Gelû-yı şişe ile pây-ı humla eğlenüp
Nâbi Giribân-ı hevesden dâmen-i dil-berden el çekdük

Gökyüzünün dönüşünü hatırlayıp yıldızdan vazgeçtik, denizin alın buruşukluğunu (dalgalarını) seyredince inciden vazgeçtik.

Bu meclisin şarabını biz de istedik ama, sakide başa kakıcı bir yüz görünce kadehten el çektik.

Sonbahara meylini duyunca, gül bahçesinin güzelini terkettik, rakiplerin sarığı üzerinde görünce de taze gülden vazgeçtik.

Gönül, pota gibi ayrılık hararetiyle samimi bir dost olunca, gümüş göğüslü sevgilinin vuslatını dilemekten vazgeçik.

Gönlün safası (hoşluğu) üzerine olmayan bağışı ne yaparlar; buhurdanın içinin yanıklığını görünce amberden vazgeçtik.

Kavganın ipucuna baht ve talihle kesin hükmü verince, kılıcı (elden) bıraktık, hançerden el çektik.

(Ey) Nabî şişenin boğazı, küpün ayağı ile eğlenip; heves yakasından, güzelin eteğinden el çektik.

AZMIZÂDE HALETI

Şair, edebiyatımızda rübaileri ile ün yapmıştır. Azmizâde Haleti, kendisini İranlı ünlü şair Ömer Hayyam'la karşılaştırır ve onun kadar güzel rübai yazdığını söyler. Şairin Divân'ı vardı. Hâleti, şairliğinin yanı sıra âlimliği ile de döneminde ün kazanmıştır.

Rubai (AZMIZÂDE HALETİ'DEN) Günümüz Türkçesiyle
Esrârını dil zaman zaman söyler imiş
Hengâme-i gamda dâstan söyler imiş
Işk ehli olub da mihnet-i hicrâne
Ben sabr iderin diyen yalan söyler imiş
Gönül gizliliklerini zaman zaman söylermiş
Acıya düştüğü dönemde destan söylermiş
Sevgiye kapılıp da ayrılık acısına
Ben katlanırım diyen yalan söylermiş

NÂILI

17. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Naili, Nâili-i Kadim diye de tanınır. Nâili bu yüzyılın gazel ustalarındandır. Şiirde yeni bir çığır açmış, Neşati ile birlikte Sebk-i Hindî tarzının edebiyatımızdaki öncülerinden olmuştur. Bu şiir tarzında görülen anlam derinliği, hayal genişliği, dilde yabancı sözcük ve uzun tamlama kullanma eğilimi Nâili'nin şiirlerinin de başlıca özelliği olmuştur. Ufak tefek, zayıf, hastalıklı bir insan olması, mesleğinde ilerleyememesi yüzünden şiirlerinde umutsuz ve karamsar bir hava vardır. Nâili, ruhundaki bu kötümserliği, tasavvuf düşüncesiyle yenmiş, şiirlerine bunu yansıtmıştır. Bilinen tek eseri Divân'ıdır.

NEŞÂTÎ

Sebk-i Hindi tarzının bu yüzyıldaki bir başka temsilcisidir. Neşâtî'nin edebi kişiliğini tanıtan en önemli eseri Dîvân'ıdır. Şair 17. yüzyılın gazel ustalarındandır. Kaside de yazmakla birlikte gazelleriyle ün yapmıştır. Şiirleri içten ve duygulu olup daha çok âşıkane tarzdadır.

D. 17. Yüzyıl Nesir Yazarları ve Eserleri

KATİP ÇELEBİ

17. yüzyılda yetişmiş en büyük bilim adamlarımızdandır. Tarih, coğrafya, sosyoloji, bibliyografya ve ahlak konularında yazdığı çok sayıda eseri vardır. Yalnız kendi döneminin değil, daha sonraki devirlerin de bilim ve düşünce dünyasına öncülük etmiş ve örnek alınmıştır.

Keşfü'z Zünun adlı eseri bibliyografya türündedir. 15.000 eser ile 10.000 yazarın alfabetik sıraya konarak tanıtıldığı geniş bir kaynakçadır. Bu eser, birçok araştırmacının kullandığı kaynak niteliğindedir.

Cihannüma (Cihanı Gösteren) adlı eseri ise bir coğrafya kitabıdır. Bu kitapta dünyanın yuvarlak olduğunu öne sürmüştür. Kitapta ülkeler, dağlar, denizler, ırmaklar, ürünler, bitkiler üzerine geniş bir bilgi yer alır.

Fezleke (Özetleme) Katip Çelebi'nin tarih kitabıdır. 1591'den 1665'e kadar olan olayları yıllara göre düzenlenmiş ve anlatmıştır. Her yılın sonuna o sene içinde ölen devlet adamlarını, bilginleri
ve şairleri eklemiştir.

Tuhfetü'l Kibâr-fî-Esfâri'l Bihar, Deniz seferlerinden büyüklere yadigâr anlamına gelen bu eserde eski deniz seferlerinden söz etmiş, geçmişteki önemli deniz zaferlerini anlatarak, kendi zamanında içine düşülen deniz yenilgilerini önlemek istemiştir.

Düstûrü'l-Amel (İş Yaparken Uyulacak Hükümler) ise çağın devlet gidişatını ve bütçe düzenini eleştiren sosyolojik bir eserdir.

Mizanü'l Hak (Hak Terazisi) Katip Çelebi'nin son yazdığı eserdir. Kendi döneminde tartışılan birçok meseleye bilimsel bir bakış açısıyla çözüm yolları önermiş, devlet adamlarına kılavuzluk etmiştir.

EVLİYA ÇELEBİ

On ciltlik Seyâhat-nâme adlı eseriyle tanınır. Eser, dil, tarih, coğrafya, sosyoloji, folklor ve edebiyat yönünden zengin malzemeler içerir.

Evliya Çelebi 1630 yılından başlayarak tam kırk yıl seyahat etmiş, geniş Osmanlı topraklarının tüm illerini, köy ve kasabalarını gezmiştir. Gezip görmek yoluyla Seyahat-name'sine kaydettiği yerler, bütün Anadolu ile Rumeli'den başka Kırım, Girit, Viyana, Mısır, Sudan, Habeşistan'dır. Gezip gördüğü sayısız ülke ve vilayetleri çok sade ve akıcı bir dille kaleme almıştır.

PEÇEVÎ

17. yüzyılda yazılmış nesir türündeki eserler arasında tarih kitaplarının önemli bir yeri vardır. Peçevî de tarih yazarlarından biridir. Peçevî Tarihi olarak anılan eserinde 1520-1540 dönemini incelemiştir.

Yazar, bu eseri oluştururken daha önce yazılmış pek çok tarih kitabını incelemiştir. Böylece Osmanlı tarihçileri içinde ilk kez Avrupalı tarihçilerin eserlerinden de kaynak olarak yararlanmıştır. 17.yüzyıl Osmanlı tarihinin en önemli kaynak kitaplarından biri olan bu eserde, Genç Osman'ın katledilmesi başta olmak üzere birçok tarihi olaydan söz edilmiştir.

NÂIMA EFENDI

Nâima Tarihi olarak bilinen büyük eserin yazarıdır. 1591-1659 yılları arasındaki 68 yıllık bir dönemi ele alıp anlatmıştır. Yıllara göre düzenlenmiş olan bu tarih kitabında III. Murat ve IV. Mehmet döneminin en buhranlı ve karışık yıllarını ele almıştır. Nâima'nın üslûbu, çağına göre sade sayılabilecek bir niteliktedir. Canlı ve zarif üslubuyla o dönemi anlatan Nâima Efendi, yalnızca bir tarih yazarı değil, sanatçılık gücünü de göstermiştir. Kitabında anlattığı dikkat çekici olaylardan biri de II. Ahmet'in tahta geçer geçmez on dokuz erkek kardeşini öldürtmesidir.

EBULGAZI BAHADIR HAN

Harezm sultanı da olan yazar, saltanatı sırasında Türk ruhunu canlandırmak, milli benliği güçlendirmek amacıyla Şecere-i Terâkime ve Şecere-i Türk adlarında iki önemli tarih kitabı yazmıştır. Birinci eserinde Oğuz Destanı ile halk arasında yaşayan sözlü ve yazılı tarihî rivayetleri değerlendiren yazar, Türkmen ve Moğol tarihi üzerine önemil bilgiler verir. Şecere-i Türk'te ise 15. yüzyılın ikinci yarısından kendi dönemine gelinceye kadar Harezm bölgesine egemen olan Şeybanlı ve Özbeklerin tarihleri hakkında bilgi vermiştir.

VEYSÎ

İyi bir medrese eğitimi gören yazar, uzun yıllar çeşitli illerde kadılık görevlerinde bulunmuştur. Birçok gazel de yazmasına karşın Osmanlı edebiyat tarihinde "inşa"da denilen nesirleriyle tanınmıştır. Nesirlerinde söz ve anlam sanatlarını yoğun bir biçimde kullanmış, süslü bir anlatım yaratmıştır. Ayrıca eserlerinde Arapça ve Farsça tamlama ve terkibleri de çok kullanarak anlaşılması güç bir dil yaratmıştır.

Habname en ünlü eseri olup burada insanların karşılaşabileceği her türlü olumsuzluğun İslamın esaslarıyla giderilebileceği, böylece adaletin sağlanacağı görüşünü savunmuştur. Bu eser, ahlaki öğütlerle dolu bir rüya kitabıdır.

NERGİSİ

Nergisi, Divan edebiyatında süslü nesir örnekleri veren bir sanatçıdır. Kısa bir cümleyle anlatılabilecek bir konuyu uzatıp süsleyerek karmaşık bir hale getirmiş, sanakârane bir üslup yaratmıştır. Hamse sahibi bir sanatçıdır. Münşeat adlı eseri devlet büyüklerine yazdığı elli civarında mektuptan oluşmuştur. Nihalistan küçük hikayelerden oluşmuş bir eseridir, bu eser mensur olarak kaleme aldığı hamseleri içinde geçer.

KOÇİ BEY

17. yüzyılda yaşayan Koçi Bey, 1631 yılında kaleme aldığı ve IV. Murat'a sunduğu, Koçi Bey Risalesi adıyla anılan raporları ile tanınmıştır. Bu raporlarda yazar, devlet işlerinin ve Yeniçeri ocağının nasıl bozulduğunu örneklerle anlatmış, öngördüğü çözüm yollarını padişaha sunmuştur. Koçi Bey bu yazılarında oldukça sade ve açık bir dil kullanmıştır.

  • Yazı Etiketleri :
  • 17. yy edebiyatı
  • 17. yy edebiyatı şairleri ve eserleri
  • 17. yy edebiyatı nazım şairleri
18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri
Yazıyı Oku

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri

Nazım türlerine şiir örnekleri (şiirler ve nazım türleri)
Yazıyı Oku

Nazım türlerine şiir örnekleri (şiirler ve nazım türleri)

Menu