18. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan Lale Devri, Osmanlı için bir barış ve sükunet dönemi olmuş, aynı zamanda zevk ve eğlencenin yaşandığı bir dönem de olmuştur. Divan edebiyatı 18. yüzyılda alışılagelmiş düzenini korur. Şairler, eski ustaların yolunda yazmaya devam etmişler, ancak yüksek bir sanat eseri ortaya koyamamışlardır.

18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

A. On Sekizinci Yüzyıl Genel Durum

18. yüzyıl genel olarak Osmanlı Devleti'nde çeşitli sorunların, karışıklıkların yaşandığı bir yüzyıldır. 1699 Karlofça Antlaşması'ndan sonra, Osmanlı İmparatorluğu hızla gerilemeye ve çözülmeye başlar. Bu yüzyılda Batı'yla ilişkiler artar ve Batı çeşitli yönleriyle Osmanlı üzerindeki etkisini ve ağırlığını göstermeye başlar.

18. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan Lale Devri, Osmanlı için bir barış ve sükunet dönemi olmuş, aynı zamanda zevk ve eğlencenin yaşandığı bir dönem de olmuştur. Divan edebiyatı 18. yüzyılda alışılagelmiş düzenini korur. Şairler, eski ustaların yolunda yazmaya devam etmişler, ancak yüksek bir sanat eseri ortaya koyamamışlardır. Yalnızca Nedim ve Şeyh Galip bu yüzyılda Divan şiirinin sayılı ustaları arasındaki yerlerini almışlardır.

B. On Sekizinci Yüzyıl Şairleri ve Eserleri

NEDİM

18. yüzyılın ilk yarısında yaşayan şair, 1718-1730 yılları arasında "Lâle Devri" olarak adlandırılan bilim, kültür, imar ve eğlence dönemiyle anılmaktadır.

Nedim, şiirleriyle eğlenenlere neşe ve coşku katmıştır. O, üzüntü, acı ve kederi şiirine sokmamış; zevkten, neşeden ve hayatın güzelliklerinden söz etmiştir.

Onun şiirlerinde yaşadığı dönemin sosyal hayatını, İstanbul'un güzelliklerini ve canlılığını bulmak mümkündür. İstanbul'un gezinti ve eğlence yerleri olan Haliç, Kağıthane ve Göksu, o dönemin özellikleriyle ayrıtılı bir biçimde tasvir edilmiştir. Nedim güzel yaşamdan, zevkten yanadır, bunu da şiirlerine yansıtmıştır.

Nedim daha çok şarkı ve gazelleriyle tanınır. Usta şair Lale Devri'nin zevk ve eğlence alemlerini bu türlerde yazdığı şiirlerinde gözler önüne serer. Onun gazel ve şarkılarının konusu genellikle aşk, sevgili ve şaraptır. Nedim şarkı biçiminin Türk şiirindeki en büyük ustası olarak kabul edilmiştir.

15. yüzyılda Necâtî ile başlayan mahallileşme hareketi Nedim'le gelişmiştir. Halk dilinde kullanılan sözcük ve deyimleri şiirlerinde hem çokça hem de ustaca kullanmıştır. Nedim, Divan edebiyatının diğer şairleri gibi tasavvufa ilgi duymamış, maddi aşkı ele almıştır. Ayrıca Divan şiirinin klasik "mazmun"ları yerine özgün benzetmeler ve söyleyişler yaratmıştır. Şairin en önemli eseri "Divan"ıdır. Divanında kasideleri, gazelleri ve şarkıları bir araya getirilmiştir.

NEDİM'DEN
Şarkı

Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum

Cümle yâran sana uşşâk olduğun bilmez misin
Cümlenin tâkatları tâk olduğun bilmez misin
Şimdi âlem sana müştâk olduğun bilmez misin
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum

Gâhi feyz-âbâda doğru azmedip eyle safâ
Asaf-âbâda gelip gâhî salın ey mehlikâ
Gel hele gör sahn-ı Sa'd-âbâda hiç olmaz bahâ
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum

Kapladup gül penbe şâli ferve-i semmûruna
Ol siyeh zülfü döküp ol sine-i billûruna
Itr-ı şâhiler sürüp ol gerden-i kâfûruna
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum

Sen açıl gül gibi zâr ile hezâr olsun Nedim
Bend bend olsun hâm-ı zülfün şikâr olsun Nedim
Sen salın cânâ yolunda hâksâr olsun Nedim
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum

Şarkı

  • Biçimsel yönden murabbaya benzer.
  • Divan şiirine Türklerin kattığı bir nazım biçimidir.
  • En az 3, en çok 5 bendden oluşur.
  • Uyak düzeni (aaaa / bbba / ccca / ddda) biçimindedir.
  • Kimi şarkılarda bir ya da iki dize yinelenir. Yinelenen dizeye nakarat denir.
  • Bestelenmek üzere yazılır, aruz'un bestelenmeye müsait kalıpları kullanılır.
  • Dili günlük konuşma diline yakındır.
  • Genel olarak aşk, şarap, doğa, yaşama sevinci, ayrılık, ayrılık acısı, gurbat gibi duygusal konuları işler.

Murabba

  • Dörder dizelik bentlerden oluşan nazım biçimidir.
  • 3 ile 8 bentlik bir uzunluğa sahiptir.
  • Uyak düzeni aaaa - bbba - ccca - ddda'dır.
  • Halk edebiyatının etkisiyle gelişmiştir.
  • Öykü, yergi, din-tasavvuf ve felsefi konuları işlenir.

ŞEYH GALİP

18. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan Şeyh Galip'in dedesi ve babası Mevlevidir. Bu nedenle Şeyh Galip de İstanbul'un Yenikapı Mevlevihanesi'ne bağlı bir Mevlevi dervişi olmuştur.

Şeyh Galip'in ikisi şiir olmak üzere dört eseri vardır. Şair 24 yaşında Divân'ını yazmıştır. Bu eserinin en önemli yanı şairin Hüsn ü Aşk adlı mesnevisinin burada yer almasıdır. Ayrıca bu eserinde şarkı, kıt'a, rubai ve başka mesneviler de yer almaktadır.

Hüsn ü Aşk (Güzellik ve Aşk), Şeyh Galip'in ününü artıran en önemli eseridir. 2001 beyitten oluşan bu mesneviyi şair genç yaşta yazmıştır. Bu şiir Divan şiirinin önde gelen tasavvuf mesnevileri içinde yer alır.

Şeyh Galip, Divan şiirinin son büyük şairidir. Galip'in dili Sebk-i Hindî üslubunun özelliklerini taşır. Yabancı kelimelerle yüklü uzun tamlamalar kullanılmıştır. Somut ve soyut kavramları birleştirmiştir. Bu ağır ve süslü dil yanında Mahallileşme hareketinden etkilenerek sade bir Türkçe ile de şiir yazmıştır. Türkçe yanlısı olduğunu göstermek için hece ölçüsüyle bir de Türkü yazmıştır.

ŞEYH GALİP'TEN
Hüsn ü Aşk'tan

Hamd ana ki kıldı halka rahmet
Tahmidde acze virdü ruhsat
Acz olmasa hâl olurdu müşkil
Pay-ı kec-i kilk olurdu der-gil
Ger hamdine yoksa hadd ü ihsâ
Şükr it ki zebân-ı ace gûyâ
Hamd eyle ki virdi şer-i ma'nâ
Tahmid-i Hudâ'da acze fetvâ
Bahş eyledi ehl-i acze idrâk
Fehva-yı şerif-i "mâ arefnâk

Günümüz Türkçesiyle

Yarattıklarına acıyan, kendisini övmede acizliklerinin
bilinmesine izin veren Tanrı'ya hamd olsun.

(İnsanda) acizlik (yetersizlik) olmasaydı durum zorlaşır,
kalemin dosdoğru yürüyemeyen ayağı çamura
batıp kalırdı. (Kalem O'nun hamdini dile getiremezdi.)

Ona hamd etmenin sınırı yoktur, şükret ki, acizliğine
rağmen dil bunu söyleyebiliyor.

Anlem şeiatı acizliğe rahmen Tanrı'ya hamd etmeye
izin verdiği için şükret.

"Seni gerektiği gibi bilemedik, tanıyamadık" hadisinin
yüce anlamı insanlara ne kadar aciz olduklarını anlattı.

C. On Sekizinci Yüzyıl Nesir Yazarları ve Eserleri

Nesir bu yüzyılda da önceki dönemlerden gelen gelişimini sürdürür. 18. yüzyıl, nesir (düz yazı) türündeki eserler yönünden oldukça zengindir.

18. yüzyılda şiirde başlayan sadeleşme hareketi düz yazıyı da etkilemiş, eserlerde daha kolay anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Sade ve orta nesrin yanında Veysî ve Nergisî'nin yolunda giden, süslü nesir örnekleri veren sanatçılar da vardır. Bu yüzyılın düz yazı türündeki eserleri arasında tezkireler, çeşitli biyografik eserler, tarihler, sefaretnameler ve münşeatlar vardır.

Bu dönemin başlıca nesir yazarları ve eserleri arasında İbrahim Hakkı'nın Marifetnamesi'si, Vehbî'nin Surname'si, Fındıklılı Mehmet Ağa'nın Silahdar Tarihi, Esrar Dede Tezkire'si sayılabilir.

28 MEHMET ÇELEBÎ

Sefâetnâme adlı eseriyle ün kazanmıştır. 28 Çelebi Mehmet Efendi, Osmanlı'nın Fransa'ya yolladığı ilk elçidir. Bu eserinde Paris ve Fransa'da gördüklerini, yaşadıklarını, güzel ve bilgi verici bir üslupla yazarak, hatta yer yer resimleyerek Sultan III. Ahmet'e ve Nevşehirli İbrahim Paşa'ya sunmuştur. Bu eserde dil ve anlatım her türlü yapmacıktan uzak, ciddi ve gerçekçidir. Yazar, Evliya Çelebi'yi çağrıştıran bir dikkatle o zamanki Paris hayatının, Türkler tarafından bilinmesi gereken önemli yanlarını özenle kaleme almıştır.

28 MEHMET ÇELEBİ'DEN
Sefâretnâme'den

"Paris şehrine mahsus bir lû'b varmış ki Opera derlermiş. Acâib san'atlar gösterirlermiş. Azîm cem'iyyet olurmuş. Kibâr-ı şehir varurlar, ve Vasî dahî ekseriyâ varub, Kıral dahî gâhîce gelirmiş. Anı seyre bir dahî gidecek olduk. Bir gün entrodüktör (introducteur) Kral cânibinden Vasînin sarayına muttasıl bir yere vardık. Ol mahâl, mahsus Opera için yapılmış. Herkese mahsus oturacak yeri var. Bizi Kral oturduğu yere götürdüler Kırmızı kadife ile döşenmişdi. Vasî dahî gelmiş, yerine oturdu, ve ricâl ü nisâ ile mâlâmâl olmuş idi. Yüzden mütecâviz envâ-ı sâz hâzır idi.

Akşama bir sâat vardı. Her tarafı kapalı olmağla, birkaç yüz balmumu yanmış, billûr âvîzelerde bî-hisâb mumlar yanmış idi… Pîşgâhımızda, sâzendeler olduğu mahalde, bir münakkaş kebîr perde âvîhte etmişlerdi. Tamam yerleştikden sonra, nâgâh ol perde ref'olunub, verâsından bir sarây-ı azîm zuhûr eyledi. Şahn-ı saray da bâzebdeler, libas-ı mahsuslarıyle, ve yirmi kadar peri-peyker, murassa, libas ve fistanlarıyle meclise şa'şaa- endaz olup, sazlar dahî yekpâre sürûda âğâz etdiler. Bir miktar raks olunub ba'dehhû operaya başladılar. Bunun maddesi bir hikâye-i mücessem göstermek. Her hikâyeyi bir kitâb edüb basmışlar, cem'an otuz kitâb olmuş.
Her birinin adı var. Her mecliste bir güne hikâyeyi, henüz zuhûr ediyor gibi gösterirler.

Bizim olduğumuz meclisde bir pâdişâh varmış. Bir gayri pâdişâhın kızına âşık olmuş ve talebkâr olmuş. Amma kız dahî bir gayri pâdişâhın oğluna âşık olmuş. Beyinlerinde geçen sergüzeştleri tamamiyle gösterdiler.

  • Yazı Etiketleri :
  • 18. yy edebiyatı
  • 18. yy edebiyatı şairleri ve eserleri
  • 18. yy edebiyatı nazım şairleri
17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri
Yazıyı Oku

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri

Nazım türlerine şiir örnekleri (şiirler ve nazım türleri)
Yazıyı Oku

Nazım türlerine şiir örnekleri (şiirler ve nazım türleri)

Menu