Toplumun çeşitli alanlarında yapılan yeniliklere paralel olarak 19. yüzyılda edebiyatta da edebi türler ve içerik açısından yeni bir edebiyat anlayışı ortaya çıkmaya başlamıştır. Ancak bu yeni anlayış, eski edebiyattan tümüyle uzaklaşmış değildir.
Osmanlı Devleti'nin daha önceki yüzyılda başlayan çöküşü, bu yüzyılda iyice hızlanmıştır. Gerileme bir türlü durdurulamamış, bu kötü gidişe dur diyebilmek için gösterilen çabalar bu yüzyılda iyice artmıştır.
Toplumun çeşitli alanlarında yapılan yeniliklere paralel olarak 19. yüzyılda edebiyatta da edebi türler ve içerik açısından yeni bir edebiyat anlayışı ortaya çıkmaya başlamıştır. Ancak bu yeni anlayış, eski edebiyattan tümüyle uzaklaşmış değildir.
Sanatçılar dil, ölçü ve şiir biçimleri yönünden eskiyi sürdürmüşler, konu yönünden edebiyatın sınırlarını genişleterek o güne kadar hiç kullanılmayan kavramları kullanmışlar, daha somut ve günlük yaşamı yansıtan konuları işlemişlerdir.
Bu yüzyılda divan şiiri gücünü kaybetmiştir. Bu yüzyılın şairleri 18. yüzyılda Nedim'le gelişen mahallileşme akımını sürdürmüşlerdir. Devletin çöküşünün yarattığı psikolojiyle şairlerin dinî-tasavvufî şiire ilgisi artmıştır.
Batı edebiyatını örnek alarak yeni bir edebiyat yaratma anlayışının yanı sıra, 17. ve 18. yüzyılın büyük ustalarını örnek alarak şiire yeniden hayat kazandırma çabaları, bu yüzyılın divan şiiri açısından en başarılı hareketidir. Bu dönemde "Encümen-i Şuara" denilen bir şairler topluluğu kurulmuş, geleneksel Divan edebiyatı takipçileri bu topluluk içinde yer almıştır.
İstanbullu olan şair, Enderun'da yetiştiği için Enderunlu lakabıyla anılmıştır. 18. yüzyılda Nedim'le gelişen "mahallileşme" hareketinin bu yüzyıldaki en önemli temsilcisi olmuştur.
Şiirlerinde İstanbul'un önemli bir yeri vardır. Nedim'in yolunda yürümüş, ancak Nedim'in inceliğini yakalayamamış, özgün olabilmek için bayağılaşmış örnekler vermiştir. Şiirleri "Vasıf Divanı" adlı kitapta toplanmıştır.
ENDERUNLU VASIF'DAN
Murabba
Çözülme zülfüne ey dilrübâ dil bağlayanlardan
Kaçınma âteş-i aşkınla bağrın dağlayanlardan
Düşer mi ictinâb etmek seninçün ağlayanlardan?
Şirişk-i çeşmimün bak, farkı var mı çağlayanlardan
Havâyı perçeminle başka bir hâlet olur serde
Yeni baştan misâl-i Vâsıf uğrattın beni derde
Gamınla gerçi çoktan ağlarım amma bu günlerde
Şirişk-i çeşmimin bak, farkı var mı çağlayanlardan.
300 beyitten oluşan Gülşen-i Aşk mesnevisini, Şeyh Galip'in Hüsn ü Aşk'ından etkilenerek yazmıştır. Mihmet-i Keşan adlı mesnevisinde Keşan'a sürgün edilmesi ve orada yaşadığı sıkıntıları anlatır. Şiirlerini Bahar-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsar adlı iki ayrı divanda toplamıştır.
Bütün şiirlerinin toplandığı oldukça kapsamlı olan Divân'ından başka, şiir-nesir karışık olarak yazdığı ve susuzluğu anlattığı Âb-nâme'si vardır. Mirat-ı Cünûn şairin mesnevisidir. Nihân-ı Kaza ise Nef'i'nin Siham-ı Kaza'sından etkilenerek yazdığı eseridir.
Yenişehirli Avnî, divan geleneklerine bağlı olmakla birlikte, eskinin çağın koşullarına göre değişmesi gerektiğine inanmış, bu nedenle de şiirlerinde yeni bir söyleyiş yaratmaya çalışmıştır.
YENİŞEHİRLİ AVNÎ'DEN Gazel |
|
Halkın iki çeşmi reşehât-ı nem içindir Çıkmış kimi eflâke kimi yerlere geçmiş Biz cûy-î hurûşân-ı beyâbân-ı firakız Her dem ki biz Allah deyip secde-güzârız Avnî bana lâzım mı tesellâ-yı zamâne |
Günümüz Türkçesiyle 2. Yerler ve gökler insanoğlu içindir. 3. Biz ayrılık çölünün coşan ırmağıyız. 4. Her zaman "Allah" diyerek secde edişimiz, 5. Avnî, bana zamanın avutması lâzım mı (lâzım değildir)? |
19. yüzyılda nesir, önceki yüzyıllarda başladığı gelişimini sürdürür. Değişik türlerde yazılan nesir türü eserler arasında biyografi türündekiler geniş bir yer tutar. Biyografik eserler içinde de şairler tezkiresi sayıca oldukça çoktur. Bu yüzyılın en önemli tezkireleri arasında Şefkat Tezkiresi, Mecmuatü'l-Terâcim, Fatin Tezkiresi, Osmanlı Şairleri ve Esâmi gelir.
Yüzyılın başında, vakanüvis olan Mütercim Asım, Asım Tarihi'ni yazmıştır. Cevdet-i Tarih ise, 12 cilt olup Osman Gazi'den başlayarak 1825 yılına kadar olan Osmanlı tarihini anlatır. Ayrıca Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Belâgat-ı Osmaniye adlı eserleri de kaleme almıştır.
18. yüzyılda yazılmaya başlanan sefaretnameler bu yüzyılda da önemini koruyarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bunlar arasında Muhîb Efendî'nin Fransa Sefaretnâme'si, Seyyid Mehmet Efendi'nin İran Sefaretnâmesi, Sami Efendi'nin Avrupa Risalesi sayılabilir.
19. yüzyılda nesirde sadeleşme bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmış olmakla birlikte, süslü nesir geleneğini sürdüren yazar sayısı da epeyce çoktur. Ancak bu yüzyıla herkesin anlayabileceği biçimde yazma eğilimi damgasını vurmuştur. Gazeteciliğin başlaması, sadeleşme eğiliminin artmasında önemli bir rol oynamıştır.
18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri
Nazım türlerine şiir örnekleri (şiirler ve nazım türleri)