Aşık tarzı halk şiirinin temsilcileri ve bu temsilcilerin eserlerinden örnek metinler.

Aşık tarzı halk şiirinin temsilcileri, metin örnekleri

KARACAOĞLAN

Halk şiirinin öncüsü ve en büyük şairidir. Karacaoğlan'ın ne zaman yaşadığı ve nerede doğduğu kesin olarak bilinmez. Ancak onun "Haleb'i Osmanlı aldı, Dağı taşa katar bir gün" dizelerinden Abaza Hasan Paşa'nın 1658'deki isyanı ile ertesi yıl katledilişi anlatılmaktadır.

Bu da Karacaoğlan'ın 17. yüzyılda yaşadığını gösterir. Karacaoğlan Aşık edebiyatının en duygusal ozanlarından biridir.
Şiirlerinde din dışı konuları işlemiş, özellikle aşk, sevgilinin güzelliklerinin övgüsü, ayrılık, özlem, kavuşma isteği ve doğa, şiirlerinin ana konusu olmuştur.

Karacaoğlan bir aşk şairidir, şiirlerinin büyük bir kısmını aşk üzerine söylemiştir. Dili, halk şiirinin öz dilidir. Yabancı kelime ve tamlamalardan uzak kalmış, divan şiirinin dilinden etkilenmemiştir. Güney Anadolu çevresinde kullanılan mahalli kelime ve deyimlere fazla yer vermesi, şairin bu bölgenin insanı olduğunu akla getirmektedir. Güzelleme ve semaileriyle tanınmıştır.

Örnek

Karacaoğlan yine coştu söyledi
İndi aşkın deryasını boyladı
Kızlar gitti diye pınar ağladı
Acındı yüreğim yandı pınara

Örnek

Elâ gözlü nazlı dilber
Koma beni el yerine
Altın kemerin olayım
Dola beni bel yerine

Örnek

Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan, gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir hâl gelirse
Onu yâd ellere açıcı olma

ÖKSÜZ DEDE (Öksüz Âşık)

Asker şairlerdendir. III. Murat'ın İran seferlerini anlattığı koçaklamalarıyla tanınmıştır. Bu şiirlerinden de onun 16. yüzyılın sonlarında yaşadığı anlaşılmaktadır. Şair "Tuna" için bir şiir yazmış, bu da Türkçenin en güzel şiirlerinden biri olmuştur.

ÖKSÜZ DEDE'DEN

Misali cennettir evvel baharı
Açılır kırmızı gülü Tuna'nın
Öter bülbülleri leyl ü nehârı
Eser bad-ı sabâ yeli Tuna'nın

Hiç kimseler bilmez kandadır başı
Tazelenip akar yeğindir cûşu
Eksik olmaz yalısının savaşı
Leş ile doludur gölü Tuna'nın

KÖROĞLU

Âşık tarzı halk şiirinin en önemli şairlerinden biridir. Orta Asya Türkleri arasında yaygın olarak bilinen Köroğlu Destanı'ndaki kahraman Köroğlu ile, halk şairi Köroğlu farklı kişilerdir. Şair Köroğlu 16. yüzyılda yaşamış, halk arasında da yiğitliğin ve mertliğin simgesi olarak tanınmıştır. Şiirlerinde yiğitlik, savaş konularını ağırlıklı olarak
işlemiş, aşk konulu lirik şiirler de söylemiştir. Divan şiirinden hiç etkilenmemiş, sade ve akıcı Türkçesiyle dikkat çekmiştir.

KÖROĞLU'NDAN

Şahlar şahı divan açar
Divan gümbür gümbürlenir
Mert dayanır, namert kaçar
Meydan gümbür gümbürlenir

Yiğit kendini ölende
Oklar menzili dövende
Şeşper kalkanı değende
Kalkan gümbür gümbürlenir

ÂŞIK ÖMER

17. yüzyılda yaşamış yeniçeri şairlerindendir. Medrese eğitimi görmüş, bu nedenle divan şiirinden etkilenerek aruz ölçüsüyle de şiirler yazmıştır. Ancak asıl ününü heceyle yazdığı şiirleriyle sağlamıştır. Şiirlerinde yalın bir dilin olmadığı, Arapça ve Farsça sözcükleri sık sık kullandığı görülür. Yaşadığı savaşları ve gördüğü şehirleri anlatan şiirleri olsa da lirik temalı aşk şiirleriyle ün yapmıştır.

KAYIKÇI KUL MUSTAFA

Asker şairler arasında en tanınmış olanıdır. 17. yüzyılda yaşamış olan şair, orduyla pek çok sefere katılmış, şiirlerinde yaşadığı dönemin tarihi ve sosyal olaylarını anlatmıştır. Sultan IV. Murat'la Bağdat Seferi'ne katılmış, bu seferi anlattığı destan türündeki şiiriyle Türk halkı arasında hâlâ yaşayan "Genç Osman Destanı"nın doğmasına öncülük etmiştir.

KAYIKÇI KUL MUSTAFA'DAN

İbtida Bağdat'a sefer olanda
Atladı hendeği geçti Genç Osman
Vuruldu sancaktar kaptı sancağı
İletti bedene dikti Genç Osman

Bağdat'ın kapısın Genç Osman açtı
Gören kâfirlerin tebdili şaştı
Kelle koltuğunda üç gün savaştı
Cennet-i âlâya göçtü Genç Osman

GEVHERÎ

Yaşamı hakkında kesin bilgilerin olmadığı şairin, medrese eğitimi aldığı ve divan kâtipliği yaptığı bilinmektedir. Yaşadığı dönemde usta bir âşık olarak tanınmıştır. Aruz ölçüsüyle ve divan şiiri tarzında şiirler de yazmıştır. Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde de dili pek yalın değildir.

DADALOĞLU

19. yüzyılda yaşayan ünlü bir halk şairidir. Toroslarda yaşayan Avşar Türklerindendir. Osmanlı Devleti'nin göçebe bir yaşam süren Avşarları yerleşik düzene geçirmek istemesine Avşarlar karşı çıkmış ve isyan etmiştir. Dadaloğlu da Avşarların sesi olmuştur. Şiirlerinde yiğitçe bir meydan okuyuş, korkusuz bir eda vardır. Koçaklamalarıyla ün yapmıştır. Aşk ve doğa konulu lirik şiirleri de vardır.

DADALOĞLU'NDAN

Örnek 1

Aşağıdan Yusuf Paşa geliyor
Düşmanına karşı koşan mert olur
Şahin kocasa da vermez avını
Tâ ezelden kurt eniği kurt olur

Arap atlar yağma oldu arada
Fitiller işliyor azgın yarada
Bana derler ne gezersin burada
Ölenecek yüreğimde dert olur

Örnek 2

Şu yalan dünyaya geldim geleli
Severim kır atı bir de güzeli
Değip on beşime kendim bileli
Severim kır atı bir de güzeli

Dadaloğlu hile yoktur işimde
Yiğit olan yiğit görür düşünde
At dördünde güzel on beş yaşında
Severim kır atı bir de güzeli

SEYRANÎ

19. yüzyılın tanınmış şairlerinden biridir. Kayserilidir. Aynı zamanda tekke şairidir. Aşık Seyrani'nin en önemli özelliği, yaşadığı dönemin sosyal olaylarını çok sert bir dille eleştirmesidir. Zamanındaki bütün kurumları, mahkemeleri, din ve devlet çevresinde dönen oyunları, zalim memurları, cimri zenginleri, hatta vezir ve padişahları bile keskin bir dille eleştirmiştir. Tasavvufa yatkın şiirleri de olan şair, Bektaşî tarikatının kurallarını benimsemiş, nefesleri bu çevrelerce çok tutulmuştur.

SEYRANÎ'DEN

Eyvah, fukaranın beli büküldü
Medet! ticaretin gücüne kaldık
İyiler, âlemden göçtü çekildi
Bizler zamânenin piçine kaldık

Rüşvet ile yazar hakim hücceti
Hüccet ile alır kadı rüşveti
Halk bilmiyor dini, şer'î, sünneti
Bozuldu, sikkenin tuncuna kaldık

RUHSATÎ

1856 yılında Sivas'ta doğan şair, sürekli gurbete çıkmış, diyâr diyâr dolaşmıştır. Şiirlerinde Pîr Sultan Abdal etkileri görülür. Bazı şiirlerini aruzla yazmışsa da, asıl başarısını halk zevkine bağlı şiirlerinde göstermiştir. Koşmalarındaki zarif, yalın ve içten bir söyleyiş hemen göze çarpmaktadır. Eleştirel konulu taşlamaları da vardır.

RUHSATİ'DEN

Ruhsatî'yim ateş düştü kâr eyledi özüme
Şu dünyanın varı zerre hiç görünmez gözüme
Günde bin ayıbımı görse yine vurmaz yüzüme
Günahımız affeden Gaffar içindir zarımız.

BAYBURTLU ZIHNÎ

19. yüzyılın en usta halk şairlerinden olan Zihnî, Bayburt'ta doğmuştur. Divan şiiri tarzında da şiirler yazmış, bunları divan şairleri gibi "Divan"ında toplamıştır. Ancak Divan'ındaki şiirleri, âşık tarzında yazdığı koşmaların yanında oldukça sönüktür. Asıl değerini ve şöhretini, sayısı az olan koşmalarıyla kazanmıştır. Dili pek yalın değildir. Divan şiiri ile halk şiirini kaynaştırmaya çalışmıştır.

BAYBURTLU ZİHNİ'DEN

Vardım ki yurdundan ayak götürmüş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı

Hangi bağda bulsam ben o marali
Hangi yerde görsem çeşm-i gazali
Avcılardan kaçmış ceylan misali
Geçmiş dağdan dağa yoktur durağı

Laleyi sümbülü gülü har almuş
Zevk u şevk ehlini ah ü zar almış
Süleyman tahtını sanki mar almış
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı

Zihni derd elinden her zaman ağlar
Vardım ki bağ ağlar, bağban ağlar
Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı

ÂŞIK VEYSEL

Halk şiiri geleneğinin 20. yüzyıldaki son büyük temsilcilerindendir. Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde  doğmuş, yedi yaşında çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetmiştir. Babasının ona oyalanması için aldığı sazla büyümüş, usta bir halk şairi olmuştur. Cumhuriyet'in 10. yılında yürüyerek Ankara'ya gelmiş, bu sırada Ahmet Kutsi Tecer tarafından keşfedilmiştir.

Şiirlerinde aşk, özlem, ayrılık, ölüm temalarının yanında, toplumsal birliğe ve beraberliğe dikkat çeken şiirler de söylemiştir. Şiirleri "Dostlar Beni Hatırlasın" adlı bir kitapta toplanmıştır.

Dostlar Beni Hatırlasın

Ben giderim adım kalır,
Dostlar beni hatırlasın.
Düğün olur, bayram gelir,
Dostlar beni hatırlasın.

Can bedenden ayrılacak,
Tütmez baca, yanmaz ocak,
Selam olsun kucak kucak,
Dostlar beni hatırlasın.

Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş, kim gülecek
Murat yalan, ölüm gerçek,
Dostlar beni hatırlasın.

Gün ikindi akşam olur,
Gör ki başa neler gelir,
Veysel gider, adı kalır
Dostlar beni hatırlasın

  • Yazı Etiketleri :
  • köroğlu
  • aşık veysel
  • bayburtlu zıhni
  • ruhsati
  • seyrani
  • dadaloğlu
  • karacaoğlan
18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri
Yazıyı Oku

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri

Menu