Atatürk dönemi Türk dış politikası, Musul sorunu ve Irak sınırının belirlenmesi, yabancı okullar sorunu, nüfus mübadelesi, milletler cemiyetine üye olma, balkan antantı, Montrö boğazlar sözleşmesi, Sadabat paktı, Hatayın Türkiyeye katılması.

Atatürk dönemi Türk dış politikası

Türkiye Doğu ve Batı arasında jeopolitik öneme sahip bir ülkedir. Geçiş yolları üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin dış politikası her dönem aktif olmuş ya da olmak zorunda kalmıştır. 1919 ile 1938 yılları arasındaki dış politikada Mustafa Kemal Paşa ve Mustafa Kemal Atatürk ustalıklı diplomasi örneği göstermiştir. Atatürk’ün dış politikadaki temel argümanı “Yurtta barış, dünyada barış”tır.

Milli Mücadele Dönemi Türk Dış Politikası (1919-1923)

Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’nı kaybetmiştir. Ekonomisi sarsılmış, hatta yok olmuştur. Askerleri terhis edilmiş, cephelerde 1 milyon 40 bin evladını yitirmiştir. Siyaseten yaşıyor gözükse bile fiilen yok olmuştur.

1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa “1919’dan 1923’e kadar “Milli Mücadele” döneminin ağır şartlarında uluslararası alanda işbirliği yollarını aramış ve çeşitli antlaşmalar yapmıştır. Milli Mücadele döneminde yenik devlet muamelesi gören devlet görünümü yerine “Misakımilliyi” gerçekleştirmek isteyen devlet niteliğindedir. Osmanlı Devleti’nin imzaladığı Mondros Mütarekesi ve Sevr Barış Antlaşması’nı tanımayarak milli bağımsızlığını gerçekleştirmeye çalışmış ve başarmıştır. Bu dönemde Türk - Sovyet ilişkileri gelişmiş, Batıya karşı Sovyet yönetimi ile ilişkilerini geliştirmiştir. Türk - Sovyet ilişkileri zıtlıklarla doludur. Zaman zaman karşılıklı güvensizlikler ortaya çıkmıştır.

Lozan sonrası Türkiye’nin Batı ile ilişkiye girmesi Sovyetleri rahatsız etmiştir. Türkiye’nin Batı ile olan ilişkileri Lozan Antlaşması’na kadar tamamen savaş şartları içerisinde gelişmiştir. Özellikle İngiltere ve Fransa’nın emperyalist düşünce taşıması Atatürk’ün dış politikasında Batı hep emperyalist görülmüştür. İnkılaplar döneminde ise batı medeniyeti ulaşılmak istenen hedef olarak seçilmiştir.

Milli Mücadele Sonrası Türk Dış Politikası (1923-1938)

Lozan Antlaşması’yla dünya devletleri içerisinde her yönüyle bağımsız bir ülke olan Türkiye dış dünya ile ilişkilerini geliştirmeye çalışmıştır.

a) 1923 - 1932 Yılları Arası Türk Dış Politikası

Türkiye bu dönemde bir yandan Lozan Antlaşması’ndan kalan sorunları çözmek için uğraş verirken diğer yandan dünya barışına katkı yapmaya çalışmaktadır.

MUSUL SORUNU VE IRAK SINIRININ BELİRLENMESİ (5 Haziran 1926)

I. Dünya Savaşı yıllarında yapılan gizli antlaşmalardan olan Sykes Picot’a göre Musul ve çevresi Fransa’ya verilmişti. Daha sonra Musul, İngiltere’ye bırakılmıştır.

3 Kasım 1918’de İngiltere Musul’u işgal etti. Misakımilliye göre Musul yeni Türk Devleti’nin sınırları içindeydi. Lozan Antlaşması’nda İngiltere Musul’un Irak’a bırakılması gerektiği çünkü Irak’ın güvenliğinin tehlikeye düşeceğini iddia etmiştir.

Türkiye’nin tezi ise Musul’da çoğunluğun Türk olduğunun ve halk oylaması yapılmasının gerektiği şeklindedir. Ancak İngiltere’nin tavrından dolayı sorun çözülemedi. Daha sonra İngiltere ve Türkiye kendi aralarında çözecektir. 19 Mayıs 1924’de İstanbul’da ikili görüşmeler başladı. İngiltere, Hakkari ile birlikte Musul’un Irak topraklarına katılmasını Türkiye ise halk oylaması yapılmasını istedi. Görüşmeler sonuçsuz kaldı.

İngiltere konuyu Milletler Cemiyeti’ne taşıdı. Cemiyet bölgeye gönderdiği komisyonun bir rapor hazırlamasını istedi. Rapor bölgenin Irak topraklarına katılması yönünde oldu.

Durumun böyle olması gayet normaldi. Çünkü Milletler Cemiyeti İngiltere’nin etkisi altındaydı. Türkiye cemiyete üye bile değildi.

Türkiye cemiyetin kararını kabul etmedi ve askeri harekata karar verdi. Askeri harekat hazırlığı yapıldığı sırada İngilizlerin kışkırtmaları ile Güney Doğu’da Şeyh Sait İsyanı başladı. İç isyanla uğraşmak zorunda kalan Türkiye askeri harekat yapamadı.

Ankara Antlaşması (5 Haziran 1926)

★ Musul, İngiltere mandasındaki Irak hükümetine bırakılacak
★ Irak hükümeti Musul petrollerinin vergisinin ’unu 25 yıl süre ile Türkiye’ye verecek

Ankara Antlaşması ile bugünkü Türkiye - Irak sınırı çizildi. Misakımilliden taviz verilmiş oldu.

Yorum: Musul petrol gelirlerinden Türkiye yararlanmadı. Sadece 500 bin İngiliz sterlini aldı. Her yıl bütçe gelirlerinde gösterilmesine rağmen İngiltere’den bağımsızlığını elde eden Irak ödeme yapmadı. Bu gelirler bütçeden 1983’de çıkarıldı.

YABANCI OKULLAR SORUNU

Osmanlı toprakları üzerinde çeşitli ülkelerin ve içerdeki azınlıkların dış destekli okulları vardı. Bu okullar zaman zaman Hristiyanlık propagandası yapıyorlardı. Hatta I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında silahlı cemiyet kurmaya bile başladılar. Türkiye yabancı okulların kapatılmasını istiyordu. Bu konu Lozan Görüşmeleri’nde gündeme geldi. Türkiye bu konuyu bir iç mesele sayarak tartışılmasına izin vermedi.

Lozan’da Yabancı Okulların Çalışmalarına Bazı Şartlar Getirildi.

★ Türkçe dışında eğitim yapan okullarda Türkçe, tarih ve coğrafya dersleri Türk öğretmenler tarafından Türkçe okutulacaktır.
★ Dini tören ve derslere ancak aynı dine mensup öğrenciler girebilecektir.
★ Okutulan derslerde Türklük aleyhine yazılar olmayacaktır.
★ Okullar Maarif Teşkilatı’na bağlı olacaktır.
★ Okullar Türk müfettişler tarafından denetlenecektir.
★ Son sınıf öğrencileri elçiliklerde değil kendi okullarında sınava tabi olacaklardır.
★ Başarılı öğrencilere verilen hediyelerde yabancı ülke bayrağı bulundurulmayacaktır.

Yorum: Yabancı okullar denetim altına alınmasına rağmen tam kontrol edilememiştir. 1926 Medeni Kanun’un kabulü ile azınlıklar Türk vatandaşı sayılmış bu sorun büyük oranda çözülmüştür.

NÜFUS MÜBADELESİ (DEĞİŞİMİ) (10 Haziran 1930)

Lozan Antlaaşması’nda çözüme kavuşması tam olarak sağlanamayan konulardan birisi de mübadeledir. Konferans devam ederken 30 Ocak 1923’de Türkiye ile Yunanistan arasında göçle ilgili bir protokol imzalandı. Ancak Yunanistan’ın İstanbul’da daha çok Rum bırakmak istemesi sorunu çözümsüz hale getirdi.

Olay Milletler Cemiyeti’ne taşındı. Cemiyet gündemine aldı. Ancak çözüme kavuşturamadı. Yunanlılar Batı Trakya’daki Türklerin mallarına el koyarak göçmen Rumları yerleştirmeye başladı. Türkiye tepki gösterdi. Bunun üzerine savaş ihtimali doğdu. (1929)

30 Haziran 1930’da Antlaşma yapıldı. Buna göre,

★ Yerleşme tarihleri göz önüne alınmadan ve doğum yerlerine bakılmadan Batı Trakya Türkleri ve İstanbul’daki Rumların tamamı Etabli (sürekli ikamet eden) olarak kabul edilecek
★ Göç eden göçerlerin ilgili taraflardaki mallarının mülkiyet hakkı o toprağa sahip olan ülkeye bırakılacaktır.

Yorum: Anlaşmanın sağlanması ile Venizelos (Yunanistan Başbakanı) 1930’da Türkiye’yi ziyaret etti. Bu ziyarete 1931’de Başbakan İsmet Paşa karşılık verdi. Böylece Türk - Yunan dostluğu başladı. Bu dostluk 1934’de Balkan Antantı’nın imzalanmasına zemin hazırladı. Ancak 1954’de başlayan Kıbrıs sorunu ilişkilerin bozulmasına neden oldu.

b) 1932 - 1938 Türk Dış Politikası

Bu dönem Türk dış politikasının uluslararası ve bölgesel sorunlara eğilme ve ittifaklara girme dönemidir.

MİLLETLER CEMİYETİ’NE ÜYE OLMA (18 Temmuz 1932)

Türkiye “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinin gereği olarak uluslararası ve bölgesel barış faaliyetlerine katılmaya başlamıştır. 1928’den itibaren silahsızlanma faaliyetlerine katılmaya başlamıştır. Savaşın uluslararası ilişkiden çıkarılmasını öngören Kellogg, Briand Paktı’na 1929’da imza atmıştır.

İngiltere’nin etkisinin büyük olduğu Milletler Cemiyeti’ne biraz da Sovyet Rusya’nın soğuk bakması nedeniyle soğuk bakan Türkiye şartların değişmesiyle Dış İşleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın 13 Nisan 1932’de müracatı ile Milletler Cemiyeti’ne üye olmuştur.

Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne üye olması bölgesel ve dünya barışına katkı yapmıştır.

BALKAN ANTANTI (9 Şubat 1934)

Kurulma Nedenleri

★ 1933’ten itabaren Almanya, İtalya ve Japonya’nın dünya barışını tehdit etmeye başlamaları
★ Hızlı silahlanma yarışı
★ Almanya ve İtalya’nın Balkan topraklarına saldırma ihtimalleri Balkan devletlerinin dostluk kurması konusunda ilk adım 1924’de Balkan Birliği’nin kurulmasını öneren Yunanistan’dan geldi. 1933’ün Eylül ayında Türkiye - Yunanistan arasında 10 yıllık dokunulmazlık antlaşması yapıldı.

9 Şubat 1934’de Atina’da Balkan Antlaşması imzalandı.

★ Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya katıldı.
★ İlgili devletler birbirlerinin bağımsızlıklarına saygılı davranacaklar ve sınırlarını karşılıklı güvence altına alacaklardır.

Bulgaristan, Ege Denizi’ne inmek ve Romanya’dan Dobruca’yı almak istediği için, Arnavutluk ise İtalya’nın etkisinde kaldığı için Antant’ta yer almamışlardır.

Balkan Antantı II. Dünya Savaşı’nın Balkanlara sıçramasıyla önemini yitirmiş ve fiilen ortadan kalkmıştır.

MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ (20 Temmuz 1936)

Türkiye Lozan Antlaşması’ndaki şartlar gereği egemenliğini kısıtlayıcı nitelikteki Boğazların statüsünü kabul etmek zorunda kalmıştı. Ancak 1933’den itibaren dünya barışının tehlikeye girmesi “şartların değişmesi = rebus sicstantibus” ilkesi Türkiye’nin imzacı devletlere olayı götürmesine neden olmuştur. İngiltere “Türkiye’nin Boğazlar Sözleşmesi’nin gözden geçirilmesi ile ilgili talebi haklı kabul edilmektedir.” demiştir.

İngiltere’nin tavır değişikliğinin temel nedeni komisyonun herhangi bir savaşta Boğazları koruyamaması endişesidir.

Balkan Antantı Daimi Konseyi 4 Mayıs 1936’da Belgrad toplantısında Türkiye’nin kaygılarını haklı bulmuş ve destekleme kararı almıştır.

Türkiye’nin talebi Boğazların statüsünün değişmesi ve egemenlik hakkının verilmesidir. 22 Haziran 1936’da İsviçre’nin Montrö kentinde toplanan devletler 20 Temmuz 1936’da imza atmışlardır. İtalya yayılmacı politika gütmesi nedeniyle Konferansa katılmamıştır.

Buna göre,

★ Boğazlar komisyonu kaldırılacaktır. Yetkileri Türkiye’ye devredilecek
★ Türkiye, Boğazların iki yakasına da asker gönderebilecektir.
★ Yabancı ticaret gemileri Boğazlardan serbestçe geçebilecektir. Yabancı savaş gemileri Boğazı kullanmak isterlerse 15 gün önce Türkiye’den izin alacaktır.
★ Türkiye’nin bir savaşa girmesi durumunda ya da savaş tehlikesi karşısında savaş gemilerinin geçişi Türkiye’nin kararına bağlı olacaktır.

Yorum: Boğazların Türkiye’ye devri ile egemenliği pekişti. 1841’den itibaren sorun olarak devam eden Boğazların durumu sorun olmaktan çıktı.

SADABAT PAKTI (9 Temmuz 1937)

★ 1934 yılında İran Şahı’nın Türkiye’yi ziyaret etmesi ile gelişen Türk - İran dostluğu sonucunda kurulan bu pakta daha sonra Irak ve Afganistan da katılmıştır.

Amaç

★ Almanya ve İtalya’nın Orta Doğu’ya yayılmaya çalışması üzerine sınırları güvenlik altına almak ve Yakın Doğu’da barış ve güvenliği sağlamaktır. Böylece Türkiye’nin doğu sınırları güvenceye alınmıştır.
★ Bölgesel dostluk kurulacak ve birbirlerine saldırmayacaklardır.

HATAY’IN TÜRKİYE’YE KATILMASI (30 Haziran 1939)

Hatay, Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra Fransızlar tarafından işgal edilmiş, 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Antlaşması ile özel bir statü kazanmıştır. Almanya’nın Avrupa’da yayılmacı bir politika izlemesi üzerine Fransa, kendi topraklarının korunmasını öncelikli sorun olarak gördüğünden Suriye ve Lübnan’dan çekilerek manda yönetimini kaldırmıştır. Bu gelişmeden sonra Suriye, Hatay üzerinde hak iddia etmeye başladı. Hatay probleminin yeniden gündeme gelmesi üzerine Atatürk, Milletler Cemiyeti’ne başvurdu. Milletler Cemiyeti gözetiminde yapılan halk oylaması sonucunda 2 Eylül 1938’de Hatay Bağımsız Devleti kuruldu. Hatay meclisinde yapılan oylama sonucunda 30 Haziran 1939’da Hatay, Türkiye’ye katılma kararı almıştır.

Böylece Atatürk’ün 1937’de başlattığı mücadele Atatürk’ün ölümünden bir yıl sonra sonuç vermiş, Hatay Türkiye’ye katılmıştır.

  • Yazı Etiketleri :
  • Musul sorunu ve Irak sınırının belirlenmesi
  • yabancı okullar sorunu
  • nüfus mübadelesi
  • milletler cemiyetine üye olma
  • balkan antantı
  • Montrö boğazlar sözleşmesi
  • Sadabat paktı
  • Hatayın Türkiyeye katılması
Sevr Barış Antlaşması ve içeriği ( maddeleri ), Hukuki geçersizliğinin nedenleri
Yazıyı Oku

Sevr Barış Antlaşması ve içeriği ( maddeleri ), Hukuki geçersizliğinin nedenleri

II. Dünya savaşı, II. Dünya savaşının nedenleri ve sonuçları, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’ndaki Politikası
Yazıyı Oku

II. Dünya savaşı, II. Dünya savaşının nedenleri ve sonuçları, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’ndaki Politikası

Sağlık, sanat ve güzel sanatlar alanında yapılan inkılaplar
Yazıyı Oku

Sağlık, sanat ve güzel sanatlar alanında yapılan inkılaplar

Milli güç ve unsurları
Yazıyı Oku

Milli güç ve unsurları

Atatürkçü düşünce sistemi, Atatürkçülük ve önemi
Yazıyı Oku

Atatürkçü düşünce sistemi, Atatürkçülük ve önemi

Ekonomik alanda ve bayındırlık alanında yapılan inkılaplar
Yazıyı Oku

Ekonomik alanda ve bayındırlık alanında yapılan inkılaplar

Menu