Sağlıklı bir çevrede yaşamak, temel insan haklarında biridir. Anayasamızın 56. maddesinde "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir" denilmektedir. Bu doğrultuda çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesi konusunda devlete ve vatandaşlara çeşitli görevler düşmektedir.

Başlıca çevre sorunları (hava kirliliği, radyoaktif kirlilik, su kirliliği, toprak kirliliği vb.)

Hava Kirliliği

hava kirliliği

Hava kirliliği; canlıların sağlılığını olumsuz yönde etkileyen ve maddi zararlar meydana getiren havadaki yabancı maddelerin (katı, sıvı ve gaz şeklinde), insan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye zarar verecek normalin üzerinde miktar, yoğunluk ve sürede atmosferde bulunmasıdır. Hava da su gibi, kendini temizleyebilme özelliğine sahiptir. Bu nedenle, belirli ölçülerde oluşan kirlenmeler, zamanla yok olabilir. Ancak, atmosfere karışan kirletici madde miktarı, hava, kendini temizleyemeyecek kadar çok yükseldiğinde, canlı ve cansızlara zarar vermeye başlar ve hava kirlenmesi oluşur.

Hava kirlenmesine neden olan kaynaklar, doğal ve yapay olmak üzere iki grupta toplanabilir. Doğal ortamdaki ayrışmanın çok fazla olması, volkanik patlamalar ve orman yangınları gibi olaylar doğal kirletici kaynaklardır. Yapay kirletici kaynaklar ise katı, sıvı, gaz yakıtların (fosil yakıtlar), motorlu taşıtlar, endüstriyel faaliyetler ve çöplerin yanması gibi insanların etkinlikleri sonucu ortaya çıkan, doğal kaynaklardan daha tehlikeli, ancak kontrol edilebilen kaynaklardır.

Hava kirlenmesine neden olan kirleticilerin en önemlileri; partikül maddeler (tozlar), kükürt bileşikleri, organik bileşikler, azot bileşikleri, oksijen bileşikleri, hidrojen bileşikleri ve radyoaktif maddelerdir.

Hava kirliliğinin insan sağlığına etkileri:

Solunum yollarını etkileyerek bronşit, anfizem, nefes darlığı ve akciğer kanseri gibi rahatsızlıklara
neden olmaktadır. Ayrıca gözlerde tahriş yaptığı bilinen hava kirlenmesi, özellikle yaşlı ve çocukların vücut direncini azaltmakta ve hastalıkların iyileşmesini geciktirmektedir.

Hava kirliliğinin doğal çevreye etkileri:

Bitki, hayvan ve iklim üzerinde görülmektedir. Kirlenme, atmosfer koşullarını değiştirerek bölgesel ve küresel ölçekte iklim değişikliklerine yol açar. Örneğin, sera etkisi ve ozon tabakasındaki bozulma gibi. Hayvanlarda, insanlardaki gibi solunumu etkilerken, bitkilerde daha çok yapraklarda görülen renk bozulmaları oluşmaktadır.

Toprak Kirliliği

toprak kirliliği

İnsan etkinlikleri sonucunda, toprağın fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik yapısının bozulmasıdır. Toprak, en önemli doğal kaynaklardan biri olup; tarım dışı amaçlarla kullanılması, ağır metallerle kirlenmesi ve erozyon sonucu kaybedilmekte ve verim düşmektedir. Yerleşim alanlarından çıkan ve düzensiz depolanan evsel ve endüstriyel atıklar (çöpler), kanalizasyon atıklarının arıtılmadan doğrudan toprağa verilmesi, egzoz gazları, ozon, karbonmonoksit, kurşun ve kadmiyum vs. gibi zehirli maddelerin rüzgârlar ile taşınması ve yağışlarla yere inerek toprağa karışması, tarımsal mücadele ilaçlarının, bilinçsiz ve aşırı kullanımı sonucu toprakta toksit maddelerin birikmesi, sodyum, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, çinko, bakır, mangan, bor gibi, mineraller içeren suni (kimyasal) gübrelerin aşırı kullanımı, endüstri tesislerinden çıkan ve arıtılmadan havaya, suya ve toprağa verilen atıklar, ormanların insanlar tarafından tahrip edilmesi, yakılarak tarla açılması, tarım topraklarının yanlış işlenmesi, mera ve çayırların bilinçsiz kullanımı, aşırı otlatma sonucu toprak kirlenmektedir.

Dünyadaki toprakların yalnızca % 10'unda üretim yapılabilmektedir. Ülkemizin arazi varlığının ise yaklaşık % 36'sı işlenmekte, %28'i çayır ve mera, %30'u orman ve fundalık, geri kalanı diğer arazileri oluşturmaktadır. Ekilen arazinin ise ancak % 11'i sulanabilmektedir.

Su Kirliliği

su kirliliği

Su Kirliliği; suyun yararlı kullanımını etkileyecek miktarda, kimyasal, fiziksel yada biyolojik maddelerin katılmasıyla kalitesinin bozulmasıdır. Su, canlıların yaşaması için hayati öneme sahip maddelerden biridir. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik yaşamı ve insanları ayakta tutan sudur. Dünya'nın % 70'i su ile kaplı olup, insan vücudunun da büyük bir bölümü sudan oluşmaktadır. Sular, Güneş'ten sağladığı enerji ile sürekli bir döngü oluşturur. Su, insanlar ve diğer canlılar tarafından çeşitli gereksinimler için kullanıldıktan sonra tekrar döngüye katılır. Kullanım veya döngü sırasında suya, kendisini yenilemeye olanak vermeyecek oranda yabancı maddelerin karışması, su kirlenmesine neden olur.

Suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini değiştiren bu durum, ortamın dengesini bozarak tüm canlılar üzerinde olumsuz etki yaratır. Kentleşme ve sanayileşmenin gelişmesi su kullanımını arttırmış, teknolojik gelişmeye bağlı olarak da su kaynaklarına çeşitli kirleticiler karışmaya başlamıştır. Günümüzde, artan su gereksinimine karşılık kirlenmenin artması; içme ve kullanma sularının temini ve temizlenmesi, önemli bir çevre sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dünyada mevcut su kaynaklarının yalnızca % 0.3'e yakını kullanılabilir ve içilebilir durumdadır. Dünya nüfusunun hızla artması, buna karşılık su kaynaklarının sabit kalması sebebiyle, su ihtiyacı her geçen gün biraz daha artmaktadır. Halen, dünya nüfusunun %40'ının yaşadığı 80 ülkede şimdiden su sıkıntısı çekilmektedir.

Suyun kirlenmesi genel olarak;

- evsel atıkların arıtılmadan suya karıştırılması,
- endüstriyel atıkların arıtılmadan suya karıştırılması,
- tarımda kullanılan maddelerin suya taşınması ile gerçekleşir.

Su kirliliği çeşitleri;

I. Yer altı Suları Kirliliği
II. Yerüstü Suları Kirliliği ya da;
a. Akarsu Kirliliği
b. Göl Kirliliği şeklinde olmaktadır.

Gürültü Kirliliği

gürültü kirliliği

İnsanlar üzerinde olumsuz etki yapan ve hoşa gitmeyen sesler gürültü kirliliğini oluşturmaktadır. Günümüz kent yaşamında önemli bir çevre sorunu olan gürültü, istenmeyen, rahatsız edici ses olarak tanımlanmaktadır. Ancak istenmeme özelliği, gürültünün akustik özelliklerinin yanında; kişinin sağlık durumuna, sosyo ekonomik durumuna, yaşam tarzına, kültür ve eğitim seviyesine, gürültü anında yapmakta olduğu işe, gürültü alışkanlığına ve gürültü çıkaranlara karşı tutum ve ve davranışlarına göre değişir.

Kent gürültüsünü artıran sebepler, trafiğin yoğun olması, sürücülerin yersiz ve zamansız klakson çalmaları, belediye sınırları içerisinde bulunan endüstri bölgelerinden çıkan gürültüler, meskenlerde ve eğlence yerlerinde televizyon ve diğer müzik aletlerinden çıkan yüksek sesler, zamansız olarak yapılan bakım-onarımlar ile iş yerlerinden kaynaklanan gürültüler olarak sıralanabilir.

Gürültünün insanlar üzerinde;

- Fiziksel (Geçici ve sürekli işitme bozukluğu),
- Fizyolojik (Kan basıncının artması, dolaşım bozuklukları, solunumda hızlanma, kalp atışlarında yavaşlama, ani refleks),
- Psikolojik (Davranış bozuklukları, aşırı sinirlilik ve stres)
- Performans (İş veriminin düşmesi, konsantrasyon bozukluğu, hareketlerin yavaşlaması) etkileri olmaktadır.

Işık Kirliliği

ışık kirliliği

Yerleşim alanlarının her geçen gün büyümesi, açık alanların güçlü aydınlatıcılarla aydınlatılması, park ve bahçelerin çoğalması ve nüfusun artması sebebiyle, gökyüzüne yayılan ışık miktarı da her geçen gün artmaktadır. Kısaca, gerekli veya gereksiz olarak yapılan yanlış dış aydınlatmaların yan etkisi, ışık kirliliği olarak ta tanımlanabilir. Işık kirliliği, uzman olmayanlar tarafından yapılan park, bahçe, çevre ve sokak aydınlatmalarıdır.

Bütün çevre kirliliklerinde olduğu gibi, ışık kirliliği, çevreye zarar vererek ve gökyüzünün olağan görüntüsünü bozarak doğayı etkilemektedir. Gökyüzüne yönlendirilmiş yanlış aydınlatma kaynaklarının, atmosferde bulunan toz taneciklerine ve moleküllere çarparak gökyüzünün doğal fonunu bozarak, parlak bir hale getirdiği, geceleri görüşü bozduğu, güvenlik ve konforu düşürdüğü, insan sağlığına, varolan ekosistem ve hayvanlara zarar verdiği yapılan araştırmalarla açığa çıkarılmıştır.

Radyoaktif Kirlilik

radyoaktif kirlilik

Radyoaktif maddeler, doğal olarak uranyum, radyum, radon şeklinde kayaların yapısında bulunabildikleri gibi, silahlar ve nükleer santrallerle insan tarafından da üretilebilir. Çok tehlikeli olabilen bu maddeleri kontrol altında tutmak, canlıların sağlığı açısından gereklidir.

Teknolojide çok hızlı gelişmeler sonucu üretilen çeşitli elektronik cihazlar (Televizyon, radyo, bilgisayar ve röntgen, tomografi vb. tıbbi cihazlar, cep telefonları), nükleer çevrim santrallerin vb.nin yaygınlaşması, atılan atom bombaları vb. sonucunda radyasyon (elektromanyetik) kirliliği ortaya çıkmıştır. Geçmişte yapılan nükleer silah denemelerinden dolayı radyoaktif maddelerle yüklenmiş toz bulutları, atmosferin yüksek tabakalarına ve stratosfere yerleşerek, radyoaktif yağışlar halinde yavaş yavaş yeryüzüne inmekte ve çevrenin, özellikle yüzeysel suların kirlenmesine sebep olmaktadır.

Çevre sorunlarının sınır tanımaması sebebiyle, çeşitli kirleticilerde olduğu gibi radyasyon kirliliği de belirli bir yerle sınırlı kalmamakta, kilometrelerce uzağa taşınabilmektedir. Örneğin; Çernobil
kazası nedeni ile yayılan radyoaktif atıklar, atmosferik hareketlerle çok uzaklara taşınmış, Karadeniz Bölgemiz bu olaylardan en çok etkilenen alanlardan biri olmuştur.

Radyasyon insan, hayvan ve bitki sağlığına olumsuz etkiler yaparak ekolojik dengeyi bozmaktadır. Radyasyonun sonucu olarak birçok insan ölmekte, yaralanmakta, hastalanmakta ve vücutlarında genetik değişiklikler meydana gelmektedir.

Radyoaktif kirliliğe karşı;

enerjinin, nükleer santral yerine diğer enerji kaynaklarından ( Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, hidrolojik enerji, termal enerji vb.) sağlanması, güvenli enerji sistemine geçiş sürecinde de, elde bulunan güç kapasitelerinin daha verimli kullanılarak tasarruf yapılması gibi tedbirler alınmalıdır.

  • Yazı Etiketleri :
  • toprak kirliliği
  • su kirliliği
  • gürültü kirliliği
  • hava kirliliği
  • radyoaktif kirlilik
  • ışık kirliliği
Türkiye'nin iklim elemanları
Yazıyı Oku

Türkiye'nin iklim elemanları

Türkiye'de akarsuların oluşturduğu yer şekilleri
Yazıyı Oku

Türkiye'de akarsuların oluşturduğu yer şekilleri

Türkiye'de buzulların oluşturduğu yer şekilleri
Yazıyı Oku

Türkiye'de buzulların oluşturduğu yer şekilleri

Türkiye'de rüzgarların oluşturduğu yer şekilleri
Yazıyı Oku

Türkiye'de rüzgarların oluşturduğu yer şekilleri

Türkiye'de dalga ve akıntıların oluşturduğu yer şekilleri
Yazıyı Oku

Türkiye'de dalga ve akıntıların oluşturduğu yer şekilleri

Türkiye'nin ovaları (oluşumlarına göre, bulundukları yere göre) ve genel özellikleri
Yazıyı Oku

Türkiye'nin ovaları (oluşumlarına göre, bulundukları yere göre) ve genel özellikleri

Menu