Tarihi en basit anlatımla "geçmişin bilimi" olarak tarif eden tarihçiler, onun geçmişteki toplumları etkileyen, geleceğe yön veren bilim olarak da bilinmesini istemişlerdir. Tarihte olayların doğru değerlendirilmesi için zaman ve yer göstererek olaylar arasında neden-sonuç ilişkisini araştırarak, karşılıklı etkileşimini gösterilmesi önemlidir.

Geçmişten günümüze tarih yazıcılığı, Tarih yazıcılığı ile ilgili örnekler

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TARİH YAZICILIĞI

Tarihi en basit anlatımla "geçmişin bilimi" olarak tarif eden tarihçiler, onun geçmişteki toplumları etkileyen, geleceğe yön veren bilim olarak da bilinmesini istemişlerdir. Tarihte olayların doğru değerlendirilmesi için zaman ve yer göstererek olaylar arasında neden-sonuç ilişkisini araştırarak, karşılıklı etkileşimini gösterilmesi önemlidir.

Tarihçi geçmişin olaylarını, kaynaklardan ek alarak eleştirel bir inceleme ile kronolojik tutarlılık içerisinde inceler. Bu nedenle tarih boyu birçok tarih anlayışı doğmuş, gelişmiş ve kaybolmuştur. Bunlardan önemlileri aşağıda verilmiştir.

1. HİKÂYECİ (RİVAYETÇİ) TARİH

Bu tarz ilk olarak eski Yunan'da ortaya çıkmıştır. Başlangıçta ağızdan ağıza dolaşan hatıralar şairler tarafından hikâyeleştirilerek nesre çevrilmiş ve arşivlerdeki malzemenin de ilavesiyle içlerine birtakım gerçekler de karışmıştır. Fakat yine de, Strabon'un ifadesiyle bunlar "Epos" olmaktan kurtulamamıştır. Logograşarın eserleri ne edebi ne de tarihi eserlerdir. Sadece ilmi araştırma yolunu açan "basit kronikler"dir.

"Tarihin Babası" adıyla bilinen Herodotos (Herodot) her ne kadar Logograşarın yolundan gitmişse de insanı merkez haline getirmiş olması ve kavrayış üstünlüğüyle onlardan ayrılır. Herodotos da hikâyeci tarih tarzını kullanmıştır. Fakat olayları peş peşe sıralamakla kalmamış, onları bir düzen içinde nakletmiş ve bir kompozisyon örneği vermiştir. Eserinde az da olsa siyasi görüşler vardır. Tenkit düşüncesine sahip olmamakla birlikte, gördükleri ile duydukları arasında bir ayrım yapmıştır.

2. ÖĞRETİCİ (PRAGMATİK) TARİH

Geçmiş olaylardan ders almak, gelecekteki yolu doğru çizebilmek, okuyucuya ahlaki ve milli duygular aşılayabilmek maksadıyla yazılan bu tarz eserler, öğretici bir mahiyet arz ettiklerinden "öğretici" veya "pragmatik" denilen tarihçilik akımı içinde yer alırlar. Bu tarzın önderliğini yapan kişi Thukydides'tir. Gerçek anlamda tarihçilik, onun "Pelopennesoslular ile Atinalıların Savaşı" adlı eseriyle başlamıştır. Bu eser sadece edebi bakımdan değil, metod ve zihniyet bakımından da daha önceki eserlerden çok farklıdır. Bu fark, eserin gerek konu, gerekse muhtevasında kendini göstermektedir.

Eser zaman ve mekan bakımından sınırlandırıldıktan başka, sadece müellifin yaşadığı devrin olaylarına tahsis edilmiş devlet, tarihi realitenin merkezi olarak görülerek, esas yerine getirilmiştir. Devlet düşüncesinin esasını siyaset teşkil etmesi dolayısıyla da Thukydides bir siyasi tarih yazıcısı olmuştur. Thukydides yetişme tarzı sebebiyle de, araştırmaya yeni bir anlam getirmiştir. Bu da "Siyasi öğretimde faydalı olmak" düşüncesidir. Böylece ilk defa tarih biliminin sosyal bilimler içindeki yeri de tayin edilmiştir.

Burada amaç, faydalı olmak, tarih yoluyla tecrübeyi arttırıp bilgiyi çoğaltarak geliştirmek ve insanı başarılı kılmaktır.

Bunun şartları ise,
1) Gerçeğe tamamen sadık kalmak,
2) Olay ve durumları anlatırken, aralarındaki ilişkiyi ortaya koymaktır.

Geçmişi öğrenip, bu bilgilere dayanarak şu anki durum ve gelecek hakkında hüküm vermek ancak bu şekilde mümkündür. Tarih yazıcılığında bu tür, Thukydides'ten sonra diğer eski Yunan ve Roma tarihçilerince de benimsenmiş; Polybios, Plutarkhos, Tacitius, Machiavelli gibi yazarlar onun izinden gitmişlerdir. Pragmatik tarih yazıcılığının en belirgin özelliği, tarihte ün yapmış şahsiyetlere geniş yer verilmesi, bu kişilerin idealleştirilmesi, hatta adeta insan üstü varlıklar haline getirilmesidir.

İslam tarihçiliğindeki "Siyer" kitapları bu tarza örnek olarak gösterilebilir. Thukydides'in açtığı çığır, tarihi gerçekleri ortaya koymak hedefini güttüğü halde, örnek olmak prensibiyle de hareket ettiğinden, bunu benimseyen müellişerin eserlerinde hep zaferler ve parlak olayların işlenmesine özen gösterilmiş, başarısızlıklar ve hayal kırıklıkları karşısında sessizlik tercih edilmiştir.

Bu da öğretici tarzın en büyük zaafını teşkil etmiştir.

3. ARAŞTIRMACI TARİH

XIX. yüzyılda tarih yazıcılığı tarzında ciddi bir hamle yapılmış, olayların sade anlatım ve geleceğe matuf öğreticisi vasfı yanında, çıkış sebepleri, bunları hazırlayan ortam, çeşitli olayların sebep ve sonuç ilişkilerinin araştırılmasına başlanmıştır ki, böylece tarih bir bilim olma kimliğini kazanmıştır.

Dünyada cereyan eden olaylar, sadece yeri ve zamanı bakımından değil, cereyan tarzı, rol oynayan kişiler bakımından da farklılıklar gösterir. fiartların müsait olması halinde "benzer" olaylar cereyan edebilirse de "Tarih tekerrür etmez". Yani, tarihi olaylar hiçbir zaman, aynı cins ve miktarda malzemelerin kullanıldığı laboratuvar deneyleri gibi değildir. Her birinin özel şartları, değişik mekanları vardır. Bu olaylara karışan kişilerin karakterleri, olay sırasındaki haleti ruhiyeleri,
dış tesirler birbirinden farklıdır. O halde, gerçek manada bir tahlil için, bütün bunların derinliklerine inilip ayrı ayrı araştırılması gerekir.

Olayın oluşuna sebebiyet veren şartların araştırılması da ayrı bir önem taşır. Bir olayı sadece tek bir sebebe bağlamak hatalıdır. Coğrafi, sosyal, siyasi, iktisadi vs. şartların iyi incelenmesi gerekir. Bunların birinin görülüp, diğerlerinin ihmal edilmesi yanlış sonuçlara götürebilir. Yani, tarihin bir bilim sıfatını kazanabilmesi için tarihin diğer sosyal bilimlerle olan ilişkilerinin her zaman gözönünde bulundurulması, yerine ve zamanına göre onlardan yardım istemesi gerekir.

TARİH YAZICILIĞI İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

ŞEHNAMECİLİK

fiehnamecilik, büyük şahısların hayat hikâyesini anlatan yazılar ve metinlerdir. Bu metinler genellikle manzum şekilde yazılmıştır. Bu tarz tarih yazıcılığı daha çok Türk, İran ve Hint topraklarında gelişmiştir. Örneğin, Türk tarihinin bilinen en eski destan kahramanlarından birisi Alp Er Tunga'dır. Alp Er Tunga MÖ VII. asırda Türk - İran savaşlarında ün kazanmış, İran ordularını defalarca mağlup etmiş büyük Türk hükümdarıdır. Alp Er Tunga Destanı'nda bu büyük kahramanın hayat hikâyesi, başarıları ve öldürülüşü anlatılır.

Alp Er Tunga öldü mü?
Kötü dünya kaldı mı?
Felek öcün aldı mı?
fiimdi yürükler yırtılır.
...
Beyler atlarını koşturdular
Kaygı ve kederle zayışadılar
Betleri benizleri sarardı
Yüzlerine safran sürülmüş sanıldı

Yukarıdaki manzum anlatım devam edip gitmektedir. Alp Er Tunga'nın kahramanlıkları Türk halkı ile kendinden sonra gelen Turan hükümdarları üzerinde etki etmiştir.

VAKANÜVİSTLİK

Tarihçi, tarih yazarı da denilen vakanüvistler; kral, padişah vs. hükümdarların yanından ayrılmadan gördüklerini yazan kişilerdir.

Örneğin; Mehmet Halife'nin yazdığı "Tarihi gılmânî" adlı eser (1664) geçen zamanda gördüğü olayları anlatmıştır. Harem-i Hümayun'da yazıldığı için "Tarih-i Gılmânî" adı verilen eserde, gerçekten diğer tarihlerde rastlanılmayan olaylar kaydedilmiştir.

Der meth-i padişah-ı İslam
(Allah hilafetini kıyamet gününe kadar devam ettirsin)
Ey hükümdarın en şereşisi, yüce soylusu
Yeryüzüne İskender gibi hak ve adalet getirdin
Ey Süleyman-ı zaman, ey Osmanlının en seçkini!
Senin lütfunun gölgesinde köledir Feridun ve Keykubad
Ey cihanın sahibi! Ey her zaman üstün olan hükümdar
Götürür şah-ı İran'ı kılıcının korkusundan rüzgar
Misl-i cennettir sarayın...

diye bir giriş yaptıktan sonra olaylar anlatılmaya başlanır.

MODERN TARİHÇİLİK (Neden, Nasılcı)

Modern tarihçilik daha çok neden - nasılcı tarihçilik anlayışıdır. Olaylar abartılmadan, yer-zaman, neden sonuç, tarafsızlık dikkate alınarak kaynak incelemesi yapılarak yazılan tarihlerdir.

Modern tarihçilik tarih boyu birçok aşamadan geçmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Bu nedenle birçok tanımı yapılmıştır.

Örneğin T. S. Eliot, "Tarihi idrak, geçmişi sadece geçmiş olarak değil, onun hali hazırdaki mevcudiyeti olarak idrak etmektir." diyerek tarihin bugüne bakan yönüne vurgu yapmıştır.

İtalyan tarihçi Benedetto Croce ise, "Gerçek tarih, çağdaş tarihtir." sözüyle yani biz ölülere hitap etmiyoruz, dirilere hitap ediyoruz; tarihi incelerken, çağımızın problemlerinden sıyrılmak için geçmişteki benzer problemlerin nasıl aşıldığına bakmamız lazımdır, demektedir.

AİLE TARİHİ

Son yıllarda tarih anlayışı ve tarihçilik daha çok yerele ve özele kaymaya başlamıştır. Bu nedenle aile tarihçiliği de kendisine yer edinmeye çalışmaktadır.

Doç. Dr. İsmail Doğan "Osmanlı Ailesi - Sosyolojik Bir Yaklaşım" adında bir aile tarihi yazmış ve sosyolojik olarak irdelemiştir. Önsözünün bir yerinde "Bu çalışmada Osmanlı ailesi karakteristik siyasal dönemleri içerisinde ele alınmıştır. Bu dönemler Kuruluş, Klasik ve Yenileşme dönemleridir." der. Kuruluş döneminde;

erkek - kadın, giyim - kuşam, evlilik, çocuklar, klasik dönemde; Osmanlı toplumu, saray halkı, saraydışı halk, halkın aile yapısı ve kültürü, yenileşme döneminde; Osmanlı ailesini etkileyen Batı kültürü ve kadın hareketleri incelenmiştir.

KADIN TARİHİ

Günümüz tarih anlayışı "Büyüklerin kılıç şakırtısı ve at kişnetmesinden" öteye giderek toplumun bütün katmanlarını ve bireylerini de içine almaya başlamıştır. Türkiye'de kadın tarihi yeni olmasına rağmen ivme kazanmıştır. Özellikle tarihi romanlarda yer alan Osmanlı saray kadınlarının hayat hikâyeleri herkes tarafından merak edilir hale gelmiştir.

Prof. Dr. Bahriye Üçok'un yazdığı "Türk Tarihinde Kadın Sultanlar" adlı çalışması bir başlangıç olmuştur.

  • Yazı Etiketleri :
  • hikayeci tarih
  • öğretici tarih
  • araştırmacı tarih
  • tarih yazıcılığıyla ilgili örnekler
Sevr Barış Antlaşması ve içeriği ( maddeleri ), Hukuki geçersizliğinin nedenleri
Yazıyı Oku

Sevr Barış Antlaşması ve içeriği ( maddeleri ), Hukuki geçersizliğinin nedenleri

II. Dünya savaşı, II. Dünya savaşının nedenleri ve sonuçları, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’ndaki Politikası
Yazıyı Oku

II. Dünya savaşı, II. Dünya savaşının nedenleri ve sonuçları, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’ndaki Politikası

Atatürk dönemi Türk dış politikası
Yazıyı Oku

Atatürk dönemi Türk dış politikası

Sağlık, sanat ve güzel sanatlar alanında yapılan inkılaplar
Yazıyı Oku

Sağlık, sanat ve güzel sanatlar alanında yapılan inkılaplar

Milli güç ve unsurları
Yazıyı Oku

Milli güç ve unsurları

Atatürkçü düşünce sistemi, Atatürkçülük ve önemi
Yazıyı Oku

Atatürkçü düşünce sistemi, Atatürkçülük ve önemi

Menu