Gezi yazısı, seyahatname konusuyla ilgili kullanılabilecek örnek metinlerdir.

Gezi yazısıyla ilgili örnek metinler

1. METİN

Depremlere, yangınlara; işgallere, ihmallere, bakımsızlıklara rağmen Erzurum’da Saltuklardan, Selçuklulardan, ve Osmanlılardan kalma pek çok sapasağlam anıt var. Güzel olmakla beraber benzeri çok olduğu için Lalapaşa Camisi gibi Osmanlı eserlerini saymıyorum. Şehrin en eski mabedi olup Saltuk’un oğlu Kızıl Aslan tarafından XII. asrın dördüncü çeyreği başında yaptırılan Ulucami’nin kıymeti, sanatından çok, yaşındadır.

Yedi bin kişi alacak kadar geniş olan caminin içi, yirmi sekiz kadar kalın kalın sütunla dolu. XIV. asrın başında, Olcayto Sultan Hüdabende’nin karısı tarafından zamanın büyük âlimi Gazanlı Yakut namına yaptırılan dokuz hücreli Yakutiye Medresesi de Çifteminare’nin küçük bir kopyasıdır. Mavi, yeşilimtırak, vişneçürüğü çinilerle bezenip kızıl tuğla ile işlenerek yükselen minaresi sahiden yakut bir sütun gibi duruyor.

(İsmail Habib Sevük)


2. METİN

Boğazlıyan’da iki ay öğretmenlik yaptıktan sonra hastalanmıştım, sanatoryuma dönüyordum. Ankara’dan aktarma olacaktım. Ankara İstasyonu’na iner inmez Fahir’i görmüştüm. Ona trenin kalkış saatini söyleyip izin istedim. Kırşehir Hanı’ndaki arkadaşlara da uğradım. İstasyona döndüğümde tren kalkmak üzereydi.

Üçüncü mevkideki yerime geçerken Fahir’e rastladım. “Niye zahmet edip geldin?” demeye vakit kalmadan bir iki arkadaşıyla Orhan Veli de göründü. Aklıma ilk gelen, Fahir’in onları toplayıp beni geçirmek için istasyona getirmesi olmuştu. Hiç hoşlanmadığım şeylerden biri hastanede yatakta ziyaret edilmekse, ikincisi de uğurlanmaktır! Ezilip büzülürken Orhan uzattı dostlukla elini: “Ooo Rıfat! Nerden böyle? İstanbul’a mı?” dedi.

“İstanbul’a!” dedim, biraz da şaşırarak.
— Bu trenle mi?
— Bu trenle!
— Ben de gidiyorum
— Öyle mi! Çok güzel!
Oh! Rahatlamıştım. Demek Fahir de Orhan için gelmişti, Orhan’ı uğurlamak için. “Bana müsaade! Yerim numaralı değil! Pencere önünden bir yer kapatayım!” dedim. Orhan Veli: “Bulurum içeride seni!” dedi.

(Rıfat Ilgaz)


3. METİN

Marmaris’i ilk görüşümdü. Doğa güzelliği açısından Bodrum’dan daha güzel, hem de çok daha güzel olduğu hâlde Bodrum’un küçük bir kasaba olarak çekiciliğinden yoksundu. Çünkü 1937 depreminde tümüyle yıkılmış, eski evlerin yerine sıra sıra biçimsiz beton yapılar dikilmişti. Kim bilir nasıl güzeldi Marmaris o depremden önce! Gelgelelim, kasabayı çirkinleştiren deprem, ne doğayı çirkinleştirebilmiş ne çam ormanlarını, ne de kimilerinin günlük ağacı dedikleri buhur ağaçlarını kökünden sökebilmişti.

(Mina Urgan)


4. METİN

Sultan Dağları ile Akdeniz arasında yer yer göz yormaz genişlikte ovalarla, tatlı meyilli yeşil vadiler vardır.

Dağlar kuzeyde biraz kıraç, ortalara doğru yeşil, denize yaklaştıkça ağaçlıdır. Anadolu’nun bu parçasında her sırt aşıldıkça manzara değişiyor. Köyler hafif bayırlara yaslanmıştır. Afyon’dan Antalya’ya kadar dağların serbest bırakmış olduğu küçük büyük ovalar sayılmakla bitmez. Mühim olanları yayla mıntıkasında Afyon, Sincanlı, Sinanpaşa, Sandıklı, Dinar, Gölbaşı, Isparta, Burdur, Tefenni, Çine, Çeltikçi, Bucak, Korkuteli, Bozova, Elmalı; sahil mıntıkasında Kaş, Fenike, Antalya, Serik, Manavgat, Alanya ovalarıdır.

İzmir-Aydın Demiryolu’nun Eğridir kolu üstünden geçtikten sonra yeşil yayla, dağ ve sular mıntakasının kapısındayız. Menderes, dağ dibinden çıkarak burada yatağına giriyor. Menderes! Sıtma ve sel nehrinin adı! Fakat suyun ne suçu var? Birkaç sene evel güzel Dinar da bir sıtma ocağıydı. Onu da genç Cumhuriyet tedavi etti.

(Falih Rıfkı Atay, Bizim Akdeniz)


5. METİN

Paris şehrinin sokakları çok geniştir. Yan yana beş araba gitmek olanağı varken kimi yerlerde halkın kalabalığından, üç atlı zorla geçerdik. Sanki şehirdeki bütün halk alay seyrine gelmişlerdi. Evleri dörder beşer kat olup pencereleri sokağa bakar. Her penceresi erkek ve kadın kalabalığı ile sıkış sıkıştı.

(Yirmisekiz Çelebi Mehmet, Paris Sefaretnamesi)


6. METİN

Avrupa’ya gidenlerin çoğu, kimi zaman tamamıyla saçma nedenlerden ötürü, Paris sevgimi paylaşırlar. Kültürsüzler, eğlence merkezlerinden, lüks mağazalarından, şık ve güzel kadınlarından ötürü Paris’e ayılıp bayılırlar. Kültürlüler de müzelerinden, sanat galerilerinden, konser salonlarından ötürü bu kente hayrandırlar. Oysa, bunlardan hiçbiri olmasa Paris yine Paris olurdu çünkü Paris’in gerçek büyüsü sokaklarındadır. “Büyü” sözcüğünü bilinçli olarak kullandım. Nedeni de bu kentin sokaklarında açık seçik açıklayamayacağım gizemli bir çekicilik bulunmasıdır. Bugüne değin gördüğüm hiçbir sokakta Mouffetard’ın ya da Contrescarpe’ın büyülü havasını bulamadım.

(Mina Urgan, Bir Dinozorun Gezileri)


Bursa’nın Çarşıları, Kahvehaneleri, Bozahaneleri

Kale gibi dört demir kapılı bir büyük bedesteni vardır. Üç yüz dolaptır. Her birinde Mısır hazinelerine sahip tüccarlar vardır. O kadar değerli mücevher kap kacakları ve hediyelikleri vardır ki diIIerle anlatılamaz. Bedestenin dört çevresindeki Kuyumcular Çarşısı bir ulu yolun dört yanında kurulmuş baştan başa taş yapılardır. Kavukçular Çarşısı, Takkeciler Çarşısı, İplikçiler Çarşısı, Bezzazlar (kumaş alıp satan kimse, manifaturacı) Çarşısı çok süslü olup sahipleri iyi ahlaklı çelebilerdir. Özellikle süslü gelincik çarşısı ayrıca bir ana yolun iki yanında kurulmuş, öd (öd ağacından yapılan tütsü), amber, misk, gül suyu satılır bir güzel kokulu çarşıdır.

İçinden geçen insan, keyfinden dışarı çıkmak istemez. İşte bu esnaf dükkânları bedestenin dört çevresini sarar. Kurşun örtülü kemerlerdir. Kimi yerlerinde demir pencereleri vardır. Her köşebaşında bir çeşmesi bulunur. Bursa’nın bu çarşıları İstanbul’da bile yoktur. Saraçhanesi süslüdür. Uzunçarşı’sı çok bakımlı ve süslü olup orada her türlü esnaf vardır. Pirinç Hanı yakınındaki Kebapçılar Çarşısı da görkemlidir. Zevk sahipleri bilsinler ki Bursa’nın yiyecek, içecek satıcılarının hepsi Müslüman’dır. Bakkallar Çarşısı temizdir. Hoşafçılar bu memlekete özgüdür. Kayağan Pazarı’ndaki yemiş pazarcıları, dükkânları meyve dallarıyla süslerler. Yetmiş beş kadar kahvehanesi vardır. Çalgıcılar ve şarkıcılar günde üç defa Hüseyin Baykara fasılları ederler. Her kahvehanede gazel okuyanlar vardır ki insanı kendinden geçirirler.

(Evliya Çelebi, Seyahatname)


8. METİN

Sabah kahvaltısından sonra otelimden çıktım. Bana şimdilik her şeyi kapalı olan Frankfurt caddelerinde gelişigüzel dolaşıyorum.

Seyyahın yabancı kaldırımlar üzerinde göze çarpan bir acayip hâli var: Gözleri, etraftaki izahatsız eşyayı kavramak için yataklarından lüzumundan fazla fırlamışlardır; kulakları ise işittiklerinin manasını seçebilmenin son gayretiyle sersemleşmiş başının iki yanında sınırlı yapraklar gibi dikilmişlerdir. Victor Hugo’nun İstanbul’u gören meşhur patlak gözlü adamı bir karikatür değil, seyyahın daima doğru kalacak olan bir portresidir.

Frankfurt caddelerinde, kabarık dikkatlerimle, kendimi bu karikatüre dönmüş hissediyorum. Etrafıma bakınıyorum: hayalimizde bile görmediğimiz kadar geniş, geometrik, temiz, pergel ve zevkin müşterek eseri, uçsuz bucaksız caddeler. Bu caddeler o kadar mükemmel şeyler ki bunları “gördüm” diye ayrıca not etmeyi kendimce lüzumsuz bir iş saymıyorum.

Büyük ve zengin vitrinleri, henüz elifini bile bilmediğimiz bir göz avlama sanatının zalim incelikleriyle düzeltilmiş mağazalar... Sabahın pembe aydınlığında parıl parıl yanan kocaman kristal camların arkasında adi bir meyve, çiy bir biftek, bir cep defteri, bir halı, bir stilo, firuzeden bir bilezik veya pırlanta bir kolyenin korkunç cazibesiyle gözü çekiyor. Caddelerin sağında ve solunda tıpkı İkinci Frederik’in meşhur piyadeleri gibi sert, bir sırada dizilmiş ve mağrur cepheleri baştan başa ticari altın yazılarla kaplanmış granit renginde hayat kaynağı koca binalar...

(Ahmet Haşim, Frankfurt Seyahatnamesi)

  • Yazı Etiketleri :
  • gezi yazısı metinleri
  • seyahatnameyle ilgili paragraflar
18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri
Yazıyı Oku

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri

Menu