Halk edebiyatı anlatmaya bağlı metinler halk hikayeleri, masal ve mesnevi olmak üzere üçe ayrılır.

Halk edebiyatı anlatmaya bağlı metinler (halk hikayeleri, masal, mesnevi)

A. Halk Hikayeleri

İslamiyet'ten önceki Türk edebiyatında çok yaygın olan destan geleneği, İslamiyet'in kabulünden sonra halk hikâyeleriyle varlığını sürdürür.

Anonim halk edebiyatı ürünlerinin zengin bir kolu da halk hikâyeleridir. Bunlar, destan ile roman arasında, romana daha yakın olan ürünlerdir.

Halk hikayeleri sözlü gelenek içinde varlığını sürdürür, el yazmaları çıkarılarak kimi zaman evlerd e, kimi zaman da kahveler gibi toplu bulunulan yerlerde okuma bilen bir kimse tarafından dinleyicilere okunurdu.

Halk hikayelerinde çoğunlukla aşk, sevgiliye kavuşamama, ona ulaşmak için verilen mücadele, kahramanlık ve savaş temaları işlenir. Bazı halk hikâyeleri de dinî konuları anlatır. Az sayıda da olsa toplumsal bozukluklara ve çelişkilere dikkat çeken hikâyelere de rastlanır.

Halk hikâyelerinin kişileri ve olayları gerçek yaşama ve zamana uygundur. Olağanüstü olaylar ve hayalî yaratıklar hikâyelerde yer alsa bile oldukça azdır. Bunlar, hikâyelerde olayları daha sürükleyici, kahramanları daha güçlü kılmak için kullanılır. Örneğin, nur yüzlü bir ihtiyarın ortaya çıkması ve kahramanı zor durumdan kurtarması olağan dışı bir unsur olarak halk hikâyelerinde yer alabilir. Yalnızca yardımcı kişiler belirsizdir ve hayalîdir. Örneğin bir "keşiş" vardır, kızını vermez; bir Acem şahı vardır, bir padişah vardır, ama kim oldukları kesin olarak belirtilmez. Hikayelerde geçen yer adları gerçeğe uygun olup bilinen yerlerdir.

Halk Hikâyeleri genel olarak nesir (düz yazı) biçimindedir. Olayların anlatıldığı bölümler nesirdir. Ancak karşılıklı konuşmalarda araya yer yer şiirler serpiştirilebilir. Bazı halk hikayelerinin arasında türkülerin de yer aldığı görülür.

Halk hikâyeleri, geniş halk kitleleri içinde varlığını sözlü olarak sürdürdüğü için hikâyelerin dili oldukça yalındır, halkın konuşma diliyle oluşmuştur.

Halk hikâyeleri Anadolu'da genel olarak âşıklar tarafından söylenirdi. Hikayelerin şiir ve türkü bulunan kısımlarına da saz eşlik ederdi. Hikayeler, anlatan âşığın yeteneklerine, halkın istek ve beklentilerine göre yeni renkler ve biçimler kazanır, değişir ve yenilenirdi.

Halk hikayelerini masaldan ayıran yan, gerçeğe daha yakın olması, olay-kişi-yer ve zaman unsurlarının gerçek yaşamla daha çok örtüşmesidir.

Halk hikayelerinin destandan farkı da mitolojiye dayanmamasıdır. Kahramanlıkların yerini aşk konusunun alması, çoğunlukla nesir olması, destandan ayrılan diğer yanlarıdır.

Romandan ayrılan yanları ise, düz anlatımın içinde şiir parçalarına yer vermesi, olağan olayların ve kahramanların içine olağanüstülükleri de katmasıdır. Roman, halk hikâyelerine göre daha derin çözümlemelere, tasvirlere girer; gerçeği daha iyi ve daha ustaca yansıtır.

Halk öykülerinin kahramanları, tek boyutludur; özel bir özyapıları yoktur; davranış biçimleri, düşünceleri, tepkileriyle birbirlerine benzeyen tiplerdir; farklılıkları yüzeyseldir. Bu özellikleriyle Tanzimat döneminin ilk anlatılarını da etkilemişlerdir; örneğin, Şemseddin Sâmi'nin ilk roman olarak kabul edilen Taaşşuk-ı Tal'at ve Fitnat adlı anlatısının planı, yukarda değinilen halk öyküsü planından hemen hemen farksızdır. Tâhir'in, Zühre ile görüşebilmek için kadın kılığına girmesi gibi, bu anlatının kişisi olan Tal'at da, Fitnat'la görüşebilmek için kadın kılığına girer. İki sevgili de yapıtın sonunda birbirlerine kavuşamadan ölür. Bu anlatı kalıbı, daha sonra yaygın yazın (ya da popüler edebiyat) adı verilen romanları da etkileyecektir.

B. Masal

Sözlü gelenek içinde yaşayan masallar, edebi türlerin en eskilerinden biridir. Günlük yaşamın sınırlı, kuru ve katı gerçeğiyle yetinmeyen insanın düşgücünün, gerçekdışı bir dünyada yaşattığı kahramanların öyküsüdür. Bazı ruhbilimciler masalları rüyaya benzetmiş, onun insanların arzularını simgelediğini belirtmişlerdir. Çünkü gerçek hayatta mümkün olmayan ve olması istenen bir şey masallarda gerçekleşir. Adalet, eşitlik, kardeşlik ve mutluluk en güzel haliyle masal dünyasında karşımıza çıkar. Örneğin hor görülen Keloğlan, zekâsı sayesinde padişahın kızıyla evlenir; öksüz bir kızcağız, talihin yardımıyla prenses olur, yoksul ve zavallı bir kişinin başına devlet kuşu konar, iyi kalpli olanlar eninde sonunda mutluluğa ulaşır.

Masallar, gerçek dışı ve olağanüstülükler üzerine oturmuş bir olay ya da olaylar bütünüdür. Gerçeğe yakın olan olaylar, masalın büyülü atmosferi içinde erir ve gerçek dışı olur.

Masal kahramanları insanlar, hayvanlar ve hayâlî yaratıklardır. Bunlar masalın içinde bir arada da bulunabilir. Peri, dev gibi hayâli yaratıklar, at, ceylan ve kuş gibi hayvanlar, masallarda insanmış gibi anlatılır.

Masal kahramanları olağan ve olağanüstü nitelikleri kendilerinde toplamışlardır. Masal kişileri, toplumun en alt kesiminden en üst zümresine kadar her kesimden seçilmiştir.

Masal kahramanları, belli bir toplumun, bilinen zamanda yaşamış kişileri değildir. Her ülkede ve her zaman diliminde olabilecek padişah, vezir, köylü, derviş, harami gibi sembol olarak kullanılan kişilerdir. Zaten bunlar da fiziksel görünüşleri ve karakterleri yönünden ayrıntılı olarak incelenmezler.

Masallarda anlatılan çevreler (mekân) tamamen gerçek dışıdır. "Kaf dağı, Yedi Derya Adası, Çin-Macin" gibi haritada bulunmayan yerler ve ülkelerden söz edilir.

Masallardaki zamanın gerçek zamanla ilgisi yoktur. "Evvel zaman içinde… Bir varmış, bir yokmuş…" gibi ifadelerle zaman iyice belirsiz kılınır.

Masallarda öğreticilik, ders vermek, insanları iyiye, güzele ve doğruya yönlendirmek amacı vardır. İyiler yüceltilir, kötüler ayıplanır. Bu da masalın eğitici bir yanıdır, bu nedenle çocuk eğitiminde ve çocuğun iyi alışkanlıklar edinmesinde masallar önemli bir rol oynar.

Geniş halk kitleleri içinde oluşup varlığını sürdürdüğü için masalların açık, yalın bir dili vardır. Masallar halkın konuşma diliyle oluşmuştur.

Türk masallarında belli başlı üç bölüm göze çarpar. 1. Döşeme 2. Olay 3. Dilek bölümü.

C. Mesnevi

Tanzimat dönemine kadar Divan edebiyatında hikâye ve romanın yerini mesnevi tutmuştur. Mesnevilerde hem öğretici hem de olay ağırlıklı konular işlenir. Aruzun kısa kalıplarıyla, her beyit kendi içinde uyaklanarak (aa bb cc dd _ _ _) yazılır. Bölümler halinde yazılır ve her bölümün konusuna göre ayrı bir başlığı (adı) bulunur.

Mesnevinin giriş bölümüne "dibace" denir ve bu bölüm yazarın ön sözü niteliğindedir.

Mesnevilerde işlenen belli başlı konular şunlardır;

Aşk hikâyeleri: Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha, Ferhat ile Şirin…

Dini-Tasavvufî Konular: Hüsn ü Aşk

Tarihi konular: İskendername

Öğretici konular: Hayriyye ve Hayrabad

  • Yazı Etiketleri :
  • masal
  • mesnevi
  • halk hikayeleri
18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri
Yazıyı Oku

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri

Menu