Levha tektoniği teorisine göre; kıtaların okyanus tabanlarından farklı yapıda olduğu; kıta ve okyanusların birbirlerine çok sıkı bir biçimde bağlı olmadığı; kıtaların, denizlerde yüzen buzdağları gibi, yoğunluğu daha fazla olan okyanusal kabuk üzerinde derin köklere sahip olduğu, üzerinde yüzdüğü ve kaydığı kabul edilmektedir.
Karaları meydana getiren ve okyanus diplerinde de devam eden yer kabuğu bir bütün halinde olmayıp parçalar halindedir. Okyanusları ve kıtaları taşıyan bu parçaların herbirine levha (plaka) adı verilir. Bu parçalar, çok yavaş fakat sürekli biçimde birbirlerine göre hareket etmektedirler.
Levhalar boyutlarına göre, kabuğunun türüne göre (okyanusal kabuk ve kıtasal kabuk) veya değişik özelliklerine göre farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Bir levha, yalnızca okyanusal ya da kıtasal kabuktan oluşabildiği gibi her iki kabuk türünü de içerebilir. Levhalar, yer kabuğunda bulunduğu yere göre 3 çeşittir.
Üzerinde sadece kıta bulunan (yani kıta altında bulunan) levhalara kıtasal levha denir.
Üzerinde sadece okyanus bulunan (yani okyanus altında bulunan) levhalara okyanusal levha denir.
Üzerinde hem kıta hem de okyanus bulunan (yani hem kıta hem de okyanus altında) levhalara okyanusal–kıtasal levha denir.
Levhalar magma üzerinde sürekli hareket halindedirler. Bu levhalar birbirlerine çarpar, birbirlerinin altına girer veya birbirlerine sürtünüp, sıyırarak hareket ederler. Levhalar çok yavaş hareket ederler ve levha hareketleri insan gözüyle görülemez. Bütün levhalar tıpkı bir ısıtıcı gibi çalışan Dünya'nın çekirdeğinin etkisiyle hareket ederler. Bu hareket konveksiyon akımları denilen fiziksel etkiden kaynaklanır. Bu kavramın temelini mantoda ki ısı değişimi oluşturmaktadır.
Konveksiyon akımlarını açıklamak için küçük bir deney yapabiliriz: ısıya dayanaklı bir cam kap içerisine dolduracağımız sıvıyı, ısıttığımız zaman; sıvının ısı kaynağının tam üzerinden ısınarak, yoğunluğu azaldığı için yükseleceğini görürsünüz. Yükselen sıvı çıktığında, alttan gelmeye devam eden sıvı nedeniyle, çevreye doğru itilmeye başlar.
Bu arada yüzeyde bulunan tahta parçaları da bu hareketle yer değiştirmeye başlar. Su havayla temas eden yüzeyde soğuyup, yoğunluğu arttığı için kabın kenar kısmından tekrar dibe doğru harekete geçer. Dibe daldıkça da tekrar ısınmaya başlar. Bu durum sürekli olarak bu şekilde tekrarlanacaktır.
Yukarıda anlatılan durumun aynısı yer kabuğunun altındaki magma için de söz konusudur. Dünya'nın çekirdeğinin sıcaklığı 4000oC'nin üzerinde olduğu sanılmaktadır. Mantonun alt kesimleri, çok sıcak olan çekirdekten aldığı ısı ile ısınıp hafifler. Buna karşın mantonun üst bölümleri daha soğuk ve daha yoğundur. Bu durumun doğal sonucu olarak mantonun yoğunlaşan üst bölümleri dibe dalarken, ısınarak hafifleyen alt bölümler ise yükselir. Böylece manto içerisinde çok yavaş, fakat sürekli dikey hareketler oluşur. Derinlerdeki çekirdek tarafından ısıtılan manto yukarıya, yer kabuğunun hemen altındaki soğumuş manto ise aşağıya doğru hareket eder. Mantonun yaptığı bu harekete konveksiyon akımları (ısının taşınması) adı verilir. İşte, manto içerisindeki bu konveksiyon akımları yer kabuğunu ve onu meydana getiren levhaları da etkiler ve onları beraberinde harekete geçirir.
Bütün kıtalar yanyana getirildiğinde bir yap-boz bulmacasının parçaları gibi birbiri ile uyuşmaktadır. Levha tektoniğine göre dünyayı saran yer kabuğu üzerinde 7'si büyük (Avrasya, Afrika, Pasifik, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Antarktika, Avustralya) yaklaşık 20 kadar küçük levhadan oluşmaktadır.
Levhalar, levha sınırı ya da levha kenarı ile sonlanır. Depremlerin ve yanardağların bir çoğu bu levhaların birbirleriyle temas halinde oldukları yerlerde oluşur. Her bir levha sınırında ne olacağını levhaların hareket biçimleri belirler. Levhaların üç türlü hareketi vardır. Bazı levhalar birbirinden uzaklaşır, bazıları birbirlerine yaklaşır, bazıları ise yatay olarak birbirine sürtünerek zıt yönde hareket eder.
Birbirinden uzaklaşan levhalar, aralarına Manto'dan gelen magmanın sızdığı yarıklar oluşturur.
Magma yüzeye çıktıkça katılaşır ve yer kabuğuna eklenir. Söz konusu alanlarda litosfer gençleşir.
Okyanus tabanlarında oluşan ayrılmayla magma okyanus tabanına yayılır. Bu şekillere okyanus ortası sırtı adı verilir.
Kıtasal kabuğa mantonun uyguladığı kuvvetle açılmalar oluşur. Bu açılan bölgeye rift (yarık - çöküntü hendeği - graben) adı verilir.
Volkanizma ve zamanla tektonik göller oluşabilir.
Levhaların birbirinden uzaklaşması sonucu;
Denizler oluşur.
Denizler okyanuslara dönüşebilir.
Okyanus ortası sırtları oluşur.
Volkanik adalar oluşur.
Volkanik sıradağlar oluşur.
Okyanus tabanı genişler.
Okyanus tabanını gençleşir.
Volkanik olaylar gerçekleşir.
Levhaların birbirlerinden uzaklaşması iki şekilde gerçekleşir:
İki kıtasal levhanın uzaklaşması, Manto'dan gelen magmanın katılaşarak litosfere dönüşmesine, levhaların büyümesine ve bu alanda litosferin gençleşmesine neden olur. Manto'dan magma yer kabuğuna kuvvet uygulamaya devam eder. Böylece levhalar birbirinden ayrılmaya devam eder. Milyonlarca yıl süren bu jeolojik süreç sonunda magma çıkışının olduğu bu bölgede açılma başlar. Bu açılan bölgeye rift (yarık - çöküntü hendeği - graben) adı verilir.
Kıtalarda bulunan büyük grabenler (riftler - yarıklar - çöküntü hendekleri)
Doğu Afrika Grabeni
Afar Üçgeni Grabeni
Kızıldeniz Grabeni
Ren Grabeni
Kaliforniya Körfezi Grabeni
Baykal Grabeni
Afrika'nın doğusunda yaklaşık 3000 km'lik bir uzunluğa sahip olan Doğu Afrika fayı, iki kıtasal levhanın ayrılmasına çok iyi bir örnek oluşturur. Bu alanda Arap levhasının Afrika levhasından kopmaya başladığı görülür. Buradaki kıtasal levhanın uzaklaşması, açılmanın olduğu (fay) içinde volkan konileri ile birlikte yaygın bazalt akıntıları meydana getirir.
Buna en iyi örnek Afrika'nın en yüksek noktası olan Kilimanjaro Dağı ile Kenya Dağı'dır. Bu arada bu iki kıtasal levhanın ayrılması sırasında Hint Okyanusu'nun suları bu alanı istila ederek Kızıldeniz'i meydana getirmiştir. Bilim adamlarına göra bu ayrılma hareketiyle milyonlarca yıl sonra burada bir okyanus oluşumunun gerçekleşeceğidir.
Doğu Afrika, Kızıldeniz, Kaliforniya Körfezi bu tür alanlara örnektir. Uzaklaşan levhalar arasında litosfer çok ince olduğu için, buralarda büyük depremlere yol açacak enerji birikimleri olmaz. Buradaki depremlerin odakları çoğu zaman yüzeye yakındır. Bu ayrılma kıtada meydana gelirse yeni bir okyanus tabanı oluşuyor demektir.
Okyanus tabanlarında birbirlerinden uzaklaşan levhaların arasından, derinden gelen magma çıkarak, burada oluşan boşluğu doldurur ve soğuyarak katılaşır. Meydana gelen bu şekillere okyanus ortası sırtı adı verilir.
Bu olaylarla okyanus tabanlarına sürekli yeni malzeme eklendiği için bu olaya deniz tabanı yayılması da denilmektedir. Bu şekilde oluşan okyanus sırtları yer kabuğunun en genç bölgeleridir. Okyanus tabanının okyanus sırtından en uzak kesimleri ise en yaşlı kısımlarıdır.
Atlas Okyanusu Sırtı (S harfi şeklinde) ve Büyük Okyanus - Antarktika Sırtı, Şili Sırtı, Güneybatı Hint Okyanusu Sırtı, Güneydoğu Hint Okyanusu Sırtı ve Hint Okyanusu Ortası Sırtı, okyanus ortası sırtlarına örnekleri oluşturur.
Birbirine yaklaşan levhalar birbirleriyle çarpışır ve çarpışma sonucu çeşitli yeryüzü şekilleri oluşur.
Levhaların birbirine yaklaşması sonucu dağlar, sıradağlar, volkanik dağlar, okyanus hendekleri oluşur.
Bir levhanın diğer levhanın altına dalmaya (kaymaya) başladığı alana dalma - batma kuşağı (zonu) adı verilir. Altta kalan levha mantoya doğru batar. Bu bölgeler okyanus tabanında olmaktadır.
İki kıtasal levha ile biri okyanusal diğeri kıtasal levha çarpışabilir. Çarpışma sırasında orojenik hareket gerçekleşir. Bunun sonucunda levhaların arasında kalan tortullar sıkışır. Kırılarak ya da kıvrılarak dağlara dönüşürler.
İki okyanusal levha çarpışabilir. Magmatik kuşaklar, karada dağ şeklinde olduğu gibi, deniz tabanı üzerinde, volkanik ada yayı denilen, volkanik adalar oluşabilir.
İki kıtasal levha ile biri okyanusal diğeri kıtasal levha çarpıştığı yerlerde dalma - batma alanlarında okyanus hendekleri (çukurlukları) oluşur.
Birbirine yaklaşan tüm levhaların karşılaşma alanlarında şiddetli depremler ve volkanik faaliyetler meydana gelir.
İki okyanusal levha ile biri okyanusal diğeri kıtasal levha çarpıştığı yerlerde tsunamiler oluşabilir.
Levhaların birbirine yaklaşması ve çarpışması ise üç şekilde olabilir:
Bu levha hareketi, iki kıtasal levhanın karşı karşıya gelmesi sonucu oluşur. İki kıtasal levhanın çarpışması esnasında genellikle levhalardan hiçbiri diğerinin altına dalmaz. Birbirine yaklaşan iki kıtasal levhanın arasında bulunan tortul tabakalar bu levhaların birbirlerine yaklaşması sonucu sıkışmaya uğrayarak kıvrılır ya da kırılmalara uğrayarak kıvrım dağları ya da kırık dağları oluştururlar. Bu oluşum orojenik hareket adını almaktadır. Appalaş Dağları'nın, Himalayalar'ın ve Alpler'in halen süren oluşumu buna iyi bir örnektir.
Anadolu'daki Toros Dağları, Kuzey Anadolu Dağları ve Ege Bölgesi'ndeki Kaz Dağları, Aydın, Bozdağlar ve Menteşe Dağları diğer bir örneği oluşturur. Yakınlaşan ve çarpışan levhaların sınırlarında oluşan depremler çok değişik derinliklerde ve büyüklüklerde olabilir. Özellikle bir levhanın diğerinin altına daldığı bölgelerde odakları derinlerde büyük depremler oluşur.
Himalayalar 40 ile 50 milyon yıl önce Hindistan, Asya ile çarpıştığı zaman oluşmaya başladı.
Bu hareket iki okyanusal levhanın çarpıştığı yerde deniz tabanı yayılması sonucunda her iki tarafa eşit olarak yayılan magma geniş alanlarda birikir. Milyonlarca yıl süren bu olay sonucunda üstündeki ağırlığı kaldıramayan ince okyanusal kabuk, bir noktadan kırılır ve magmaya doğru dalma eğilimi gösterir. Böylece iki okyanusal levha birbiriyle karşılaşmış olur. Söz konusu alanda derin depremler ve magmatizmaya bağlı olarak volkanizma oluşur. Eğer bu aktivite devam ederse, yanardağ okyanus yüzeyini aşabilecek yüksekliğe ulaşır ve volkanik adalar oluşur. Japonya, Hawaii Adaları, Aleutian Adaları, Tonga Adaları, Endonezya, Yeni Zellanda, Filipinler'deki birçok volkanik ada bu şekilde oluşmuştur.
Bu levha hareketi, kıtasal ve okyanusal levhaların karşı karşıya gelmesi sonucu oluşur. Okyanusal ve kıtasal levha çarpışması esnasında daha yoğun olan okyanusal levha, kıtasal levhanın altına dalar. Kıtasal levhanın altına dalan okyanusal levha manto içinde daha derinlere daldığında yüksek sıcaklıktan dolayı eriyerek magmaya karışır. Magma da yeryüzünün zayıf noktalardan yeryüzüne doğru yükselerek yeryüzünde volkanları oluşturur.
Okyanusal levha kıtasal levhanın altına dalarken iki levhanın arasında kalan boşlukta çok derin çukurlar oluşur. Bu çukurlara okyanus hendeği (çukuru) adı verilir. Büyük Okyanus'un batısında bulunan Mariana Hendeğindeki Challenger Çukuru (derinliği 11.033 m) tipik bir okyanus çukurudur.
Dalan levhanın üst kısmında meydana gelen sürtünme, derin odaklı büyük depremlerin oluşmasına neden olur. Okyanusal ve kıtasal levha çarpıştığında levha sınırlarında üstte kalan ve batmayan kıtasal levhadaki yer kabuğunun sıkışması, nedeniyle dağlar da oluşabilir. Güney Amerika Levhası'nın altına dalan Nazca Levhası'nın yol açtığı And Dağları buna bir örnektir.
Okyanusal levhanın battığı bölgede yüzeyde bir hendek (çukur) oluşur. Bu olayın meydana geldiği bölgeye dalma–batma kuşağı denir.
Yan yana olan iki levhanın aynı ya da farklı hızda, zıt yönde kayarak hareket etmesine levhaların yanal hareketi denir. Diğer levha hareketlerinde gözlenen bir kısım levhanın magma içinde erimesi veya litosferde artma veya azalma gibi olaylar, yanal hareket sonrasında gözlenmez. İki levha arasındaki sürtünme çok fazla olduğu için harekete belli bir süre direnç gösterirler. Bu bölgede artan gerilim büyük depremleri oluşturur. Kuzey Anadolu fay hattı ve Kaliforniya'daki San Andreas fay hattında bu tip levha hareketi gözlenir. Bu tip levha hareketlerinde oluşan depremlerin odakları çoğunlukla yüzeye yakın veya orta derinliktedir. Levhaların yanal yer değiştirmesi ise iki şekilde olabilir:
a) İki Kıtasal Levhanın Yanal Yer Değiştirmesi
b) İki Okyanusal LevhanınYanal Yer Değiştirmesi
Levha sınırlarından uzaktaki yanardağlarsa, sıcak nokta adı verilen bölgelerin üzerinde oluşur. Sıcak noktalar, mantonun derinliklerinde bulunan çok yüksek sıcaklıktaki magma kaynaklarıdır. Bu yüksek sıcaklığın, üst katmanların basıncını yenmesi sonucu magma yüzeye doğru çıkar ve bu bölgelerde zamanla yanardağlar oluşur. Hawaii adaları bu şekilde oluşmuş volkanik adalardır.
Levha hareketlerinin sonuçları için tıklayınız.
Türkiye'nin iklim elemanları
Türkiye'de akarsuların oluşturduğu yer şekilleri
Türkiye'de buzulların oluşturduğu yer şekilleri
Türkiye'de rüzgarların oluşturduğu yer şekilleri
Türkiye'de dalga ve akıntıların oluşturduğu yer şekilleri
Türkiye'nin ovaları (oluşumlarına göre, bulundukları yere göre) ve genel özellikleri