Suyun arıtılması yalnızca suların sertliğinin giderilmesi ile sağlanmaz. Ayrıca içtiğimiz suların hastalık yapıcı mikroorganizmalar ve çeşitli kirleticilerden de arındırılması gerekir. Su arıtımındaki aşamalar dinlendirme, kireç giderme, koagülasyon, havalandırma, klorlama ve koku giderim evreleridir.
Suyun arıtılması yalnızca suların sertliğinin giderilmesi ile sağlanmaz. Ayrıca içtiğimiz suların hastalık yapıcı mikroorganizmalar ve çeşitli kirleticilerden de arındırılması gerekir. Çünkü doğada bulunan mevcut su kaynakları (göl, akarsu, baraj, kuyu vb.) bazı istisnalar dışında içme, kullanma ve sanayinin ihtiyaçları için doğrudan kullanılmaya uygun değildir. Su arıtımındaki aşamalar dinlendirme, kireç giderme, koagülasyon, havalandırma, klorlama ve koku giderim evreleridir.
Barajlar ve büyük dinlendirme havuzlarında gerçekleştirilen işlem, bulanık suyun dinlendirilmesi sırasında birçok yabancı maddenin dibe çökmesi esasına dayanır. Çöken maddeler, bulanıklığa neden olan katı ve suda çözünmeyen maddelerdir.
Sert suda bulunan Mg(HCO3)2 ve Ca(HCO3)2 bileşikleri, sert sudan, sönmüş kireç (Ca(OH)2) ilavesiyle çöktürülür ve uzaklaştırılır. OH– iyonu, bikarbonat iyonu ile tepkimeye girerek su ve karbonat iyonu oluşturur. Karbonat iyonu, Ca2+ ve Mg2+ iyonları ile tepkimeye girerek metal karbonatları halinde çöker.
Atık su arıtımında, koloidal maddelerle askı halindeki çok küçük taneciklerin çökelmesini kolaylaştırmak için suya ilave edilen maddelere koagülant denir. Koagülasyon aşaması, koagülantların suya ilave edilişiyle hızla karıştırılması ile koloidal ve askıdaki katı maddelerle birleşip kolayca çökebilmesi esasına dayanır.
Çöktürme havuzlarından geçen atık sular, çelik borular ile havalandırma havuzlarına gönderilir. Bu havuzlarda, suya kirlilik veren maddelerin mikroorganizmaları okside ederek uzaklaştırması için hava oksijeni verilir. Hava filtresi boyutu 0,3 mikrona kadar olan partiküllerin yaklaşık %95’ini giderebilmektedir.
Suların hastalık yapıcı mikroorganizmalardan temizlenmesine dezenfeksiyon denir. En çok kullanılan dezenfeksiyon yöntemi klorlamadır. Klor suya karıştırıldığında sudaki bakteri ve mikroplarla tepkimeye girerek bunları parçalar. Dolayısıyla etkilerini yok eder. Klor, çok eski zamanlardan beri kullanılan iyi bir mikrop öldürücüdür.
Kokulu, yoğun ve yeşilimsi bir gaz olan klor, son derece aktif ve tehlikelidir. Klor, suda üreyebilen mikropları öldürdüğü için içme sularını ve yüzme havuzlarını arındırmakta kullanılır. Bu nedenle suların sık sık klorlandırılması gerekir.
İçme ve kullanma suyunun klorlanması 1932 yılında İstanbul'da 1936 yılında Ankara'da başlamış, 1940’tan sonra ülke çapında yaygınlaştırılmıştır.
Evlerde su arıtımı amacıyla kullanılan araçlarda sisteme giren şebeke suyu arıtılmış şekilde içme suyuna dönüşür. Bu cihazlarda 5 farklı filtre kullanılır. Suyla temasa geçen ilk filtre 5 mikron boyuta sahiptir. Çamur, pas ve asbest gibi tortuları tutarak suyun bulanıklığını giderir. Karbon filtre, başta klor olmak üzere kötü koku ve tat veren kimyasal maddeleri tutar. 1 mikron boyutlu filtre suyu son kez süzer. Sonraki aşamada ters ozmos prensibi ile çalışacak membran filtre kullanılır.
Filtreye gelen basınçlı su, gözenekleri milimetrenin milyonda birinden çok daha küçük olan membrandan geçerek en düşük molekül düzeyinde filtre edilir. Bu işlem sırasında suda bulunması olası zararlı karışımların ve mikropların tamamı dışarı atılır.
Sudaki çözünmüş madde miktarı ortalama %90 düşürülerek suyun özü elde edilir. Bilinen en küçük boyutlu virüs membran gözeneğinden 20 kat büyüktür. Bu nedenle virüsler membrandan geçemez.
Son aşamada membran filtreden elde edilen su tatlandırılır ve güvenli içme suyuna dönüştürülür. Sistemdeki filtrelerin kullanımlarının süreli olmasından dolayı zaman zaman değiştirilmeleri gerekir.
Musluklara takılarak kullanılan filtreler, kullanım ilkelerine uygun kullanıldığı takdirde suyun sertliğini giderme konusunda işlev görebilir. Ev tipi filtreler genellikle kimyasal arıtma yapar, mikrobiyolojik arıtma sağlayamazlar. Ancak UV lamba veya gümüş filtre gibi özel birimler kullanılırsa su mikroplardan arındırılabilir.
İşlenmiş içme suyu, yeraltı havzalarından elde edilen, ters ozmos ile saflaştırılıp ozonlanan ve damak lezzetine uygun olması için mineral ilave edilen sudur.
Doğal kaynak suyu ya da işlenmiş içme sularının tercih edilmesi kişiye bağlıdır. İşlenmiş içme suyunun doğal kaynak suyundan farkı içme suyuna minerallerin ilave edilmesidir. Bu nedenle mineral düzeyi her zaman aynı düzeyde tutulabilir. Ancak doğal kaynak suyunda mineral yapısı mevsimsel olarak değişim gösterir.
İşlenmiş içme suyu kaynağına bağlı olarak gazlı veya gazsız olabilir. Tercihe göre kaynağından çıkarıldıktan sonra da karbondioksit ile zenginleştirilerek gazlı hale getirilebilir. Doğal kaynak suları işleme tabi tutulmazken işlenmiş içme suları, dezenfeksiyon, filtrasyon, çöktürme, saflaştırma gibi işlemlere tabi tutulduğundan doğal su olarak değerlendirilemez.