Kıyılarımızda, dalga ve akıntıların oluşturduğu çeşitli aşındırma ve biriktirme şekilleri yer alır. Dalga aşındırması tüm kıyılarımızda etkili olmakla birlikte, dağların kıyıya paralel uzandığı Akdeniz ve Karadeniz kıyılarımızda daha yaygındır.
Kıyılarımızda, dalga ve akıntıların oluşturduğu çeşitli aşındırma ve biriktirme şekilleri yer alır. Dalga aşındırması tüm kıyılarımızda etkili olmakla birlikte, dağların kıyıya paralel uzandığı Akdeniz ve Karadeniz kıyılarımızda daha yaygındır.
Dalga aşındırma yaparken önce çarptığı kıyı boyunca bir çentik açar. Buna dalga oyuğu denir. Zaman içerisinde dalga oyukları derinleştikçe üzerlerindeki kütleler kopar ve yıkılır. Böylece kıyı boyunca falez ya da yalıyar denilen kıyı uçurumları oluşur. Falezler, dağların kıyı çizgisine paralel uzandığı, denizin birden bire derinleştiği ve dağların kıyı çizigisinden itibaren birden bire yükseldiği kıyılarda oluşur. Karadeniz ve Akdeniz kıyılarımız başta olmak üzere tüm kıyılarımızda falezlere rastlanır. Karadeniz kıyılarında özellikle Ordu - Sarp ile Sinop - Karadeniz Ereğlisi arasındaki dik kıyılarda çok tipik falez örnekleri vardır. Akdeniz kıyılarında ise Teke Yarımadası ve Taşeli Platosu kıyılarında falezler görülür. Ege kıyılarında, grabenlerin denize açıldığı kıyılar dışındaki yerlerde de falezlere rastlanmaz.
Kıyılarda, denizin biriktirdiği kum ve çakıllarla kaplı alanlara kumsal ya da plaj denir. Kumsal Akdeniz ve Ege kıyılarında yaygındır. Türkiye’de Doğu Karadeniz kıyıları hariç yer yer plajlar oluşmuştur. Akdeniz kıyılarımızda, Dalyan - Fethiye arası, Antalya Körfezi çevresi, Silifke-Mersin arası ve İskenderun Körfezi kıyıları, Ege Denizi kıyılarında Ayvalık-Dikili, Çeşme ve Kuşadası-Marmaris arasında, Marmara Denizi’nde Tekirdağ-Şarköy, Erdek-Karabiga ve Bandırma-Armutlu arasında plajlar vardır. Karadeniz kıyılarında ise İğneada, Durusu Gölü-Kumköy, Şile - Akçakoca, Amasra-Abana ve Sinop-Terme arasında plajlar bulunur. Dalga ve akıntıların, kıyı boyu sürükledikleri kumulları kıyıdan denize doğru biriktirmeleriyle kıyı oklarını ya da kıyı kordonlarını oluştururlar. Kıyı okları daha çok kumun bol olduğu delta kenarları ile koy ağızlarında oluşur. Kıyı kordonları bir koy ağzını kapatırsa lagün (deniz kulağı ya da kıyı set gölü) oluşur. Çatalca Yarımadası’nda Büyük ve Küçük Çekmece Gölleri ile Durusu (Terkos) Gölü gibi. Kıyı yakınındaki bir adayı karaya bağlayarak tombolo (saplı ada) oluştururlar. Tuzla ve çevresi (İstanbul), Sinop ve Kapıdağ yarımadaları ile Alibey ve çevresi (Ayvalık) örnek olarak gösterilebilir.
Alçak ve düz kara şekillerinin (ova, alçak plato) deniz dibine doğru uzandığı yerlerde görülen denizin sığ özellik gösterdiği kıyılara alçak kıyılar adı verilir. Bu kıyılar, kara tarafından gelen akarsuların (örneğin; delta) deniz tarafında da dalga ve akıntıların biriktirme yaptığı (örneğin; kıyı okları ya da kumsallar gibi) kıyılardır. Şelf alanı (kıta sahanlığı) geniştir. Bu tür kıyılar biriktirilmenin yapıldığı kıyılardır. Örneğin, Ege kıyıları gibi.
Yüksek ve düz olmayan kara şekillerinin (dağ, yüksek plato) deniz dibine daldığı yerlerde görülen denizin birden bire derinleşip derin deniz oluşturduğu kıyılara yüksek kıyılar denir. Bu kıyılar, kara tarafından gelen akarsuların biriktirme yapması oldukça güçtür. Deniz tarafında da dalga ve akıntıların aşındırma yaptığı (örneğin; falezler oluşturduğu) kıyılardır. Şelf alanı (kıta sahanlığı) dardır. Bu tür kıyılar aşındırılmanın yapıldığı yani kıyının geriletildiği kıyılardır. Örneğin, Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz ya da Muğla ve Antalya kıyıları gibi.