Yeryüzünün şekillenmesinde etkili olan çeşitli kuvvetler vardır. Bu kuvvetler kaynağını aldığı yere göre iç ve dış kuvvetler olarak adlandırılır. İç ve dış kuvvetlerin etkileşimleri sonucunda yeryüzünde dağlar, tepeler, vadiler, çukurluklar, ovalar, platolar gibi yer şekilleri meydana gelir.
Yeryüzünün şekillenmesinde etkili olan çeşitli kuvvetler vardır. Bu kuvvetler kaynağını aldığı yere göre iç ve dış kuvvetler olarak adlandırılır. İç ve dış kuvvetlerin etkileşimleri sonucunda yeryüzünde dağlar, tepeler, vadiler, çukurluklar, ovalar, platolar gibi yer şekilleri meydana gelir.
Dünya'da ve Türkiye'de yer şekilleri sürekli bir oluşum ve değişim içindedir. İnsan, yaşamını devam ettirebilmesi için, doğal çevre ile çok yönlü bir ilişki kurmak zorundadır. Bu ilişkinin ana hatlarını da coğrafi şartlar belirler. Bunların başında da iklim ve yer şekilleri gelir. İnsan, coğrafi şartların olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için tarih çağları boyunca büyük uğraşlar vermiştir. Günümüzde teknolojinin gelişmiş olmasına rağmen doğal olayların olumsuz etkileri tamamen ortadan kaldırılamamıştır. Örneğin volkanik faaliyetler ve depremde olduğu gibi.
Türkiye'deki yeryüzü şekilleri iç ve dış kuvvetlerin karşılıklı etkileşimi sonucu oluşmuştur. Bu oluşum günümüzde de sürmektedir. İç kuvvetler tarafından oluşturulan yer şekilleri, dış kuvvetler tarafından yavaş yavaş değiştirilmektedir. Bu özellikler göz önüne alındığında, ülkemiz, yer bilimleri lâboratuvarı görünümündedir.
Dağ kuşaklarının akarsularla dar ve derin olarak parçalanması, bu sahaların daha fazla engebeli olmasına neden olmuştur. Engebeli olan yüzeylerde, arazinin eğimi de çok fazladır. Türkiye'nin dağlık alanlarındaki arazinin eğimi %40'tan fazladır. Az eğimli sahalar ise Trakya'da Ergene havzası, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'nun
alçak düzlükleridir.
Türkiye genel hatlarıyla dağlık ve engebeli bir ülkedir. Ülkemizde dağ sıraları doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır. Bunun nedeni, Alp-Himalaya Orojenez sisteminde yer almasıdır. Kıvrılma sonucu oluşan Kuzey Anadolu Dağları ve Toros Dağları, ülkenin doğusunda ve batısında birbirine yaklaşırlar. Ülkenin güney ve kuzeyindeki sıradağların uzanışı genellikle kıyı çizgisine paraleldir. Bu nedenle Akdeniz ve Karadeniz kıyıları, boyuna kıyı özelliği gösterir. Ege Bölgesi'nde dağlar kıyı çizgisine dik olarak uzanır ve bu dağlar kırılma sonucu oluşmuştur. Volkanik faaliyetler sonucu oluşmuş dağlar ise Türkiye'nin iç kesimlerinde ve doğusunda daha geniş alan kaplar.
Türkiye'deki önemli yer şekillerinden biri de platolardır. Türkiye, platoları fazla olan bir ülkedir. Bunun en önemli nedeni, IV. jeolojik zaman başlarında Anadolu ve çevresinde meydana gelen epirojenik hareketlerdir. Alp orojenik hareketlerinden sonra Anadolu yarımadası bütünüyle yükselmiş, çevresindeki denizler ise çökmüştür. Böylece Anadolu ile çevresindeki denizler arasında önemli yükselti farkı oluşmuştur. Yüksekte kalan arazinin akarsularla aşındırılması sonucu geniş platolar meydana gelmiştir.
Dış kuvvetlerin aşındırma ve biriktirme faaliyetleri günümüzde de devam etmektedir. Türkiye'de dış kuvvetler ve oluşturdukları şekillerde şu temel özellikler görülür:
Türkiye arazisinin en başta gelen özelliği, yüksekliğinin fazla olmasıdır. Türkiye'nin ortalama yükseltisi 1132 metre olup batıdan doğuya doğru artar. Türkiye yüz ölçümünün yaklaşık yarısının yüksekliği 1000 ile 2000 metre arasındadır. Yüksekliği 250 metreye kadar olan alanlar, yüz ölçümünün onda birini oluşturur. Türkiye'nin ortalama yükseltisinin fazla olmasının nedenleri; dağlık alanların geniş yer kaplaması ve yakın jeolojik zamanda yükselmiş (epirojenik hareket) olmasıdır. Türkiye, III. jeolojik zaman sonları ile IV. jeolojik zamanın başlarında yükseldiği için iç bölgelerdeki ova ve platoların yüksekliği fazladır.
Heyelanlar en fazla Karadeniz Bölgesi'nde görülür. Bu bölgede arazi genellikle eğimli yamaçlardan oluşur. Yağışta fazladır. Ayrıca arazi de killi tabakalarda oldukça yaygındır. Türkiye çok engebeli bir ülkedir. Dağ, plato, tepe ve vadi gibi şekillerin yamaçları, çok geniş alanlar kaplar. Bu dik yamaçların fazlalığı, erozyon sorununu beraberinde getirir.
Kıyılarımızda, dalga ve akıntıların oluşturduğu çeşitli aşındırma ve biriktirme şekilleri bulunur. Dalga aşındırması tüm kıyılarımızda etkili omakla birlikte, dağların kıyıya paralel uzandığı Akdeniz ve Karadeniz kıyılarımızda daha yaygındır. Kıyılarımızda dalga aşındırması yoluyla oluşmuş şekillerin başıda falezler, biriktirme yoluyla oluşmuş şekillerin başında da kumsallar gelir.
Dağların kıyı çizgisine uzanış doğrultusu nedeniyle kıyılarımızda farklı kıyı tipleri görülür. Örneğin, Karadeniz ve Akdeniz kıyıları boyuna ve dalmaçya, Ege'de enine kıyılar görülürken Marmara'da ise ria ve limanlı kıyı tipleri görülmektedir.
Türkiye'deki ovaların oluşumunda tektonik, volkanik ve karstik olaylar ile akarsu faaliyetleri etkili olmuştur. Bunlar içinde en etkili olanı tektonik hareketlerdir. Tektonik ovalar, III. ve IV. jeolojik zaman da yer kabuğunda meydana gelen çöküntü alanlarında oluşmuştur.
Bazı ovaların oluşumunda tek bir etken rol oynarken; bazılarında ise birden fazla etken rol oynamıştır. Örneğin, Çarşamba Ovası yalnızca akarsu biriktirmesiyle, Denizli Ovası ise hem tektonik hemde karstik olayların etkisiyle meydana gelmiştir. Türkiye'deki ovaları, bulundukları yerlere göre kıyı ovaları (Çukurova, Bafra ve Çarşamba gibi) ve iç ovaları (Konya, Eskişehir ve Erzurum gibi) olarak ikiye ayırabiliriz.