Akarsular tarafından derin vadilerle yarılmış düz veya hafif engebeli yüksek düzlüklere plato denir. Türkiye platoları fazla olan bir ülkedir. Bunun en önemli nedeni, IV. jeolojik zaman başlarında Anadolu ve yakın çevresinde meydana gelen epirojenik hareketlerle yükselmesidir.
Akarsular tarafından derin vadilerle yarılmış düz veya hafif engebeli yüksek düzlüklere plato denir. Türkiye platoları fazla olan bir ülkedir. Bunun en önemli nedeni, IV. jeolojik zaman başlarında Anadolu ve yakın çevresinde meydana gelen epirojenik hareketlerle yükselmesidir. Alp orojenik hareketlerinden sonra Anadolu yarımadası bütünüyle yükselmiş, çevresindeki denizler ise çökmüştür. Böylece Anadolu ile çevresindeki denizler arasında önemli yükselti farkı oluşmuştur. Yüksekte kalan arazinin akarsularla yarılması sonucu geniş platolar meydana gelmiştir.
Türkiye'de yayla ile plato terimleri genelde aynı anlamda kullanılır. Ancak bu iki terim farklı anlamlar ifade eder. Yayla, yazın hayvanların otlatıldığı yüksek ve serin yerlerdeki geçici yerleşmelerdir. Bu sahalar plato alanı olabildiği gibi plato alanı olmayabilir. Beşeri coğrafya terimidir. Plato ise bir yer şekli (Fiziki coğrafya) terimidir.
Ülkemizdeki platoların genel özellikleri:
Ortalama yükseltileri 1000 metrenin üzerindedir.
Büyük bir bölümünde tahıl tarımı ve küçükbaş hayvancılık yapılır. (Haymana, Cihanbeyli Platoları gibi)
Yüksek platolarda büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır. (Erzurum-Kars Platoları gibi)
Ovalardan sonra nüfusun yoğunlaştığı önemli alanlardır.
Bazı platolar yaylacılık ve turizm faaliyetleri bakımından önemlidir.
Yüksek platolar yerleşim birimlerinin seyrek olduğu yerlerdir.
Ulaşım kolaydır.
Anadolu'daki platolar oluşumlarına göre şu şekilde gruplandırılabilir:
Akarsular, rüzgârlar, buzullar ve sel suları gibi çeşitli dış kuvvetlerin etkisiyle yeryüzü sürekli olarak aşındırılarak düzleştirilir. Daha sonra epirojenik hareketlerle yükselen bu düzlükler, zaman içinde akarsular tarafından derin vedilerle parçalanır. Böylece eskiden aşındırılmayla oluşturulan düzlükler zaman içinde platoları oluşturur. Marmara Bölgesi'nde bulunan Çatalca - Kocaeli Platoları örnek olarak verilebilir.
Bu tür platolara yatay duruşlu platolar adı da verilir. Bu platolar sert bir tabakanın varlığına bağlı olarak oluşurlar. Yer kabuğunun en üst kısmını oluşturan kalın ve sert tabakalar, yatay duruşlu iseler, üzerlerinde düzlükler meydana gelir. Eğer bu düzlükler çevresine göre yüksekte kalırlarsa, akarsular tarafından aşındırılarak parçalanırlar. Böylece söz konusu platolar meydana gelir. Ülkemizin en geniş plato alanına sahip olan İç Anadolu Bölgesi'nde bu tür platolara sıkça rastlanır. Yazılıkaya, Uzunyayla, Obruk, Cihanbeyli, Haymana platoları ile Güneydoğu Anadolu'daki Gaziantep ve Şanlıurfa platoları tabaka düzlüğü platolarına örnek olarak gösterilebilir.
Volkanik faaliyetlerin yaygın olduğu yerlerde akışkanlığı fazla olan lavların çukur alanları doldurmalarıyla oluşan hafif dalgalı düzlüklerin daha sonra akarsular tarafından aşındırılıp parçalanmasıyla oluşmuşlardır. Bu tür platolara daha çok Doğu Anadolu Bölgesi'nde rastlanır. Erzurum - Kars ve Ardahan Platoları gibi.
Su tarafından kolayca çözünebilen kalker (kireç taşı), jips (alçı taşı) veya kaya tuzu gibi karstik taşların yaygın olarak bulunduğu ve kalın tabakalar oluşturduğu alanlarda meydana gelen platolardır. Karstik kayaçların su tarafından çözünmesiyle arazi zaman içinde düzleştirilir. Çevresine göre yüksekte kalan bu tür karstik alanlar, akarsularla da derin vadilerle aşındırılıp parçalanarak platolara dönüştürülür. Akdeniz Bölgesi'nde Teke Platosu ve Taşeli Platosu bunun en güzel örnekleridir.