Toplumda belli bir yer edinmiş kişilerin, yaşadıkları veya tanık oldukları bazı olayları gözlem ve izlenimlerine dayanarak bu olayların üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra anlattıkları yazı türüne anı denir.

Anı ( hatıra ) nedir, anı türünün özellikleri, anı yazılarında anlatıcı, türk ve dünya edebiyatında anı türünün tarihsel gelişimi

ANI (HATIRA)

Toplumda belli bir yer edinmiş (siyaset, askerlik, bilim, sanat, edebiyat, spor vb. alanlarda tanınmış) kişilerin, yaşadıkları veya tanık oldukları bazı olayları gözlem ve izlenimlerine dayanarak bu olayların üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra anlattıkları yazı türüne anı (hatıra) denir.

ANI (HATIRA) TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ

  • Anı yazıları, öğretici ve bilgi vericidir. Anılarda bilgi, kuru kuruya aktarılmaz; içten, edebî zevk veren, akıcı ve sürükleyici bir dille anlatılması, anıyı tarih metni niteliği taşıma riskinden korur.
  • Anı, yaşanmakta olanı değil; yaşanmışı konu alır. Anı yazarı; yaşadıklarını, gördüklerini ve izlenimlerini aradan zaman geçtikten sonra anlatır.
  • Anı, tarihî gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlar. Yazarın, unutulmasını istemediği gerçekleri kalıcı kılar. Anı türünde; gelecek kuşaklara ders verme, tarih ve kamuoyu karşısında hesaplaşma amacı da vardır.
  • Anı yazarları, anlattıkları zaman dilimiyle ilgili her türlü kaynaktan yararlanırlar.
  • Anı yazarları, gördüklerini ve duyduklarını aradan uzun yıllar geçtikten sonra yazdıkları için bellek yanılmalarını önlemek amacıyla, anlattıkları zaman dilimiyle ilgili mektuplardan, yazılardan, belgelerden, gazetelerden ve görgü tanıklarından yararlanırlar. Ancak anı yazarları, anlattıklarını yüzde yüz belgeleme ve kanıtlama gereği duymazlar. Anlatılanların nesnel gerçekliğe ve gözleme dayanması, anıya değer katar.
  • Anı yazarları olayları, olayların meydana geldiği zamanın olanaklarıyla değil; bulundukları yeni ve tecrübeli bakış açısıyla genelde yaşlılık çağlarında kaleme alırlar. Dolayısıyla, yıllar önce yaşanmış bazı olayları unutabilirler, kimi insanları hayatlarından silmek isterler; başkalarına ve sevdiklerine zarar vermeme kaygısıyla da olayları farklı anlatabilirler. Bunun için anıların tamamen gerçeği anlattığı söylenemez ve onlara sağlam bilimsel veriler ve tarihî belgeler olarak bakılamaz. Ancak, tanınmış sanat, düşünce, bilim ve siyaset adamlarının; anlattıkları zaman dilimiyle ilgili her türlü kaynaktan yararlanarak yazdıkları anıları, onların hayatlarını ve devirlerini aydınlatması bakımından belge niteliği taşır.
  • Anı, düşünceden çok olayların anlatıldığı bir tür olduğundan anıda genelde öyküleyici ve betimleyici anlatım türü kullanılır.
  • Anılarda dil genelde göndergesel ve heyecana bağlı işlevlerde kullanılır.
  • Anı, kişinin hayatının belli bir sürecini, kesitini içine alır; gerçekçi, duru, açık, akıcı ve yalın bir anlatımla yazılır.
  • Anı, yazarların mesleklerine ve eğilimlerine göre siyasi, edebî, askerî ve sosyal bir içerik taşıyabilir.
Anı Yazılarında Anlatıcı

Anı türü genelde öyküleyici anlatımla yazılır. Öyküleyici anlatımla oluşturulan metinlerde olay, kişi, zaman, mekân ve anlatıcı ortak ögelerdir. Anlatıcı, olayları okura aktaran kişidir.

Roman ve hikâye gibi öyküleyici anlatımla oluşturulan edebî metinlerin anlatıcısı ile öyküleyici anlatımla oluşturulan öğretici metinlerin anlatıcısı farklı nitelik taşır: Roman ve hikâye gibi anlatmaya bağlı edebî metinlerde, yazar, anlatma görevini kendisi yapmaz; bir anlatıcıya verir.

Anlatıcı; olayları okura aktaran, anlatan kurmaca (gerçekte var olmayan, yazar tarafından var edilen) bir kişidir. Öyküleyici anlatımla oluşturulan anı, günlük, gezi yazısı gibi öğretici metinlerin anlatıcıları ise gerçek kişilerdir, yani bu metinlerin yazarlarıdır. Öyküleyici anlatımla oluşturulan anı, günlük, gezi yazısı gibi öğretici metinlerin anlatıcıları, yazarın kendisi olduğundan bu metinler, "ben" (birinci tekil kişi) ağzıyla anlatılır.

TÜRK VE DÜNYA EDEBİYATINDA ANI TÜRÜNÜN TARİHSEL GELİŞİMİ, ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ VE BUNLARIN ESERLERİ

Anı, Batı edebiyatının en yaygın türlerinden biridir. Eski Yunan edebiyatında Ksenophon'un (MÖ aşağı yukarı 427-355) "Anabasis" adlı eserini bunun ilk örneklerinden sayabiliriz. Batı'da, Rönesans'tan bu yana, pek çok sanat ve siyaset adamı bu yolda eser vermiştir: Fransız edebiyatında Saint-Simon (1675-1755), Rousseau (1712-1778), Chateaubriand (1767-1848); İtalyan edebiyatında Silvio Pellico (1788-1854) bunların en ünlüleridir.
(Cevdet Kudret, Örneklerle Edebiyat Bilgileri)

Orhun Abideleri (Köktürk Yazıtları), anı türünün Türk edebiyatındaki ilk örnekleri olarak kabul edilmektedir. Bu yazıtlarda, yaşananlardan çıkarılan sonuçlar açık ve etkili bir dille halka anlatılarak ders verilmeye çalışılmıştır.

Hindistan'da Türk-Moğol İmparatorluğunu kuran Babür Şah'ın (1488-1530) "Vekâyî-i Babür" adlı eseri, anı türünün Türk edebiyatındaki en eski derli toplu örneğidir. "Babürnâme" olarak da bilinen bu eserinde Babür Şah, 1494'te tahta çıkışından 1524'e kadarki başından geçen olayları anlatmıştır.

Osmanlılarda XIX. yüzyıl ortalarına kadar yazılmış olan tezkire, menkıbe, vekayi, tarih gibi eserlerin bazı bölümlerinde anı niteliği taşıyan metinler vardır ancak bu eserler genel anlamıyla anı özelliği taşımaz. Daha da önemlisi, bunların anı yazma niyetiyle kaleme alınmamış olmalarıdır.

Bu uzun dönemden günümüze gerçek anlamıyla anı sayılabilecek pek az metin ulaşmıştır. Aralarına çeşitli şiirler, hicivler, garip olaylar ve aşk hikâyeleri eklenmiş olsa da yazarlarının başlarından geçmiş olayları da anlattıkları için manzum ve mensur sergüzeştname ve hasbihal türü eserler bir çeşit anı olarak kabul edilebilir.

Bunların en önemli örneklerinden biri, XVI. yüzyılda yazılmış Zaifî mahlaslı bir şairin kaleme aldığı "Sergüzeşt-i Zaifî" adlı manzum anıdır. Yine aynı yüzyıla ait Barbaros Hayrettin Paşa'nın "Gazavat-ı Hayreddin Paşa" adlı eseri vardır. Tanzimat'a yakın yıllarda yazılmış olan Keçecizade İzzet Molla'nın "Mihnet-i Keşan" adlı mesnevisi dönemin sosyal yapısını, Akif Paşa'nın "Tabsıra"sı da yine aynı dönemin siyasi hayatını ve entrikalarını yansıtan önemli anı kitaplarıdır. 1870'ten sonra anı türüne ait kitaplar çoğalmaya başlar. Ziya Paşa'nın "Defter-i Amâl"i, Muallim Naci'nin "Medrese Hatıraları" ve "Ömer'in Çocukluğu" bu dönemde anı türünün önemli örnekleridir. Tanzimat'tan sonra anı türünde birçok kitap yazılmış ve yayımlanmıştır.
(Orhan Okay, Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı/Rekin Ertem-İsa Kocakaplan, Üniversitelerde Türk Dili ve Kompozisyon)

  • Yazı Etiketleri :
  • Anabasis
  • Babürname
  • hasbihal
18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

18. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

17. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

16. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

19. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri
Yazıyı Oku

15. yüzyıl edebiyatı genel özellikleri, şairleri ve eserleri, nesir yazarları ve eserleri

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri
Yazıyı Oku

Dini - tasavvufi halk şiiri ve türleri

Menu