Sanatta, nesnelerin bildiğimiz anlamından kopabilmemiz, onları düşündüğümüz gibi değil, oldukları biçimde kabul edebilmemiz gerekir. Örneğin, bir tabloda, ekmek fırını camekânında bir dikiş makinesiyle bir şemsiye bir arada olabilir. İşlevi saf ve kesin bir biçimde saptanmış gerçek bir nesnenin (bir şemsiye) kendinden çok uzak bir başka nesneyle (bir dikiş makinesi) birlikte, her ikisi için de garip kaçan bir yerde (bir fırın camekânı) bir arada olmaları, kendiliğinden bu nesneleri işlev ve kimliklerinden ayırır. Bu nesneleri eski anlamlarıyla görmek bir yanılgıdır. Artık onlar, gerçek, şiirsel, yepyeni bir anlama kavuşmuştur.
Bu parçada aşağıdaki görüşlerden hangisi öne sürülmektedir?
A) Var olmanın anlamı sanatçıya göre değişir.
B) Gerçek sanatçı, yapıtlarında doğanın gizemini yansıtır.
C) Sanatçı, yapıtında kendi kişiliğinin ipuçlarını verir.
D) Sanat, doğadaki gerçekliğe farklı bir anlam kazandırır.
E) Sanatın amacı güzeli ortaya koymaktır.